Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/14824 E. 2013/16814 K. 31.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14824
KARAR NO : 2013/16814
KARAR TARİHİ : 31.10.2013

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiş, Dairemizin 03/05/2012 tarih 2012/2710 E. 2012/7492 K. sayılı kararı ile “Davacı borçlu 09.04.2010 tarihli haciz tutanağında borcu kabul ve taahhüt etmiştir. İhtiyati haciz olmadığından haciz tutanağındaki bu beyanın manevi cebir altında verildiğinin kabulü yönündeki yerel mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Bununla birlikte davalı, davacının dava konusu bononun tanzim tarihinden önceki belgelerde tatbik imzaları ile ilgili yeterli araştırma yapılmadığını savunmuştur. Bu durumda mahkemece bononun tanzim tarihinden önceki tarihler itibariyle davacının imzasını taşıyan daha fazla tatbike elverişli belge araştırılıp toplanarak imza tatbikatı yönünden bilirkişi incelemesi yapılarak deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/1783 E. sayılı icra takibine konu 6.000,00 TL değerindeki 02/10/2009 düzenleme ve 04/10/2009 ödeme günlü senetteki imzanın davacı eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı …’un İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/1783 E. sayılı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davacı lehine asıl alacak 6.000,00 TL üzerinden tazminata karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiştir. Her ne kadar dava konusu senetteki imzanın davacı borçluya ait olmadığı saptanmış ise de kabul beyanının yer aldığı tutanak ihtiyati haciz tutanağı olmadığından ve borçluya ödeme emri tebliğ edildiğinden haciz işleminin yapılacağının önceden bilinmesi nedeniyle söz konusu beyanın manevi cebir altında verildiği kabul edilemez. Bir başka anlatımla borcu kabul eden davacının daha sonra kabul ettiği borçla ilgili bonodaki imzayı inkar ederek menfi tespit davası açması, çelişkili davranışta bulunma yasağına aykırı olduğundan dinlenmez. Bu durumda mahkemece davacının haciz tutanağındaki borcu kabul beyanı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.10 .2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.