YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14739
KARAR NO : 2013/19771
KARAR TARİHİ : 11.12.2013
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili; müvekkilinin iradesinin sadece 260.000-TL ipotek verme yönünde olduğu, ipotek bedeline ek olarak 260.000-TL bedel için kefil olma iradesinin bulunmadığını, davacının ipotek senedinde müvekkilinin iradesini sakatladığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu ipotek senedinin 2. maddesinde yeralan kefalet kaydının 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20/1. maddesine göre genel işlem koşulu, aynı yasanın 21/son maddesine göre de şaşırtıcı kural olduğu, zira banka ile davalı arasında yapılmış ayrı bir kefalet sözleşmesi bulunmadığından, davalının kefil olarak sorumluluğunu öngören ipotek sözleşmesindeki hükmün şaşırtıcı kural olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu nedenle 6098 sayılı TBK’nun 21/son maddesi gereğince yok hükmünde olduğu, 6098 sayılı TBK’nun sözkonusu maddeleri nitelikleri itibarıyla emredici hüküm olup, kamu düzenine ilişkin olduğundan, Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi uyarınca geçmişe etkili olarak uygulanacağı gibi, 7. maddesi gereğince de yürürlükteki davalara da uygulanması gerektiği, sonuç itibarıyla dava ve takibin dayanağı olan ipotek sözleşmesindeki kefalete ilişkin hükümlerin genel işlem koşulu ve şaşırtıcı kural olması sebebiyle 6098 sayılı TBK’nun 21/son maddesi gereğince yazılmamış sayılması gerektiği, bu sebeple kredi borcundan dolayı davalının, müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluğuna gidilemeyeceği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık tacirler arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi ve bu sözleşme uyarınca kullandırılacak kredilerin teminatı amacıyla ipotek resmi senedinde yer alan kefalet akdinden kaynaklanmaktadır. Tarafların sıfatı, sözleşmenin ve kefaleti de içeren ipotek akdinin yapıldığı tarih ve nitelikleri de gözetildiğinde somut olay bakımından TBK’nun 20 ve 21. maddeleri ile 6101 sayılı Kanunun 7. maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece taraflar arasındaki Genel Kredi sözleşmesinin teminatı olarak verilen ipoteğin düzenlendiği ipotek resmi senedinde, davalının aynı zamanda kefalet limiti miktarınca müteselsil kefil olduğu da hükme bağlanmış olup mahkemece davalının kefaletinin geçerli olduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.