Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/14459 E. 2014/11484 K. 19.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14459
KARAR NO : 2014/11484
KARAR TARİHİ : 19.06.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/06/2013
NUMARASI : 2013/120-2013/202

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı şirket yetkilisi S. K.. ile davalılar vek. Av. H.. Ç..’ ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı şirket temsilcisi, davalı şirket ile 08.11.2010 tarihinde akdedilen sözleşme gereğince teminat olarak, akdin ifasını teminen (2) adet senedi verdiğini, ancak karşı yanın sözleşme edimini ifa etmediğini, senetlerin bedelsiz kaldığını belirterek, 28.02.2011 vade tarihli, 10.000,00 TL’lik, 31.03.2011 vade tarihli 20.000,00 TL tutarlı bonoların iptaline iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, sözleşmede senetlerin yer almadığını, senetlerin sözleşme ile ilgisi olmadığı gibi sözleşmede İstanbul Mahkemesi’nin yetkili olduğunun belirlenmesi nedeniyle davanın yetki yönünden reddi gerektiği gibi, davanın hasımlı olarak senet iptali olarak açıldığını, menfi tespit davası açılmadığından reddi gerektiğini, davalılardan S.. Ç..’ın sözleşmede taraf olmadığından aleyhine dava açılamayacağını, senedin alt ilişkiden bağımsız ödeme aracı olup, iddianın ispatı gerektiğini, davalı şirketin davacı ile olan sözleşmeye riayet ettiği halde davacının sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini, bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre, davanın genel yetki kuralı gereğince davalının ikametgahı yerinde açılmış olduğundan davalının yetki itiraının reddine, bonoların iptali isteminin borçlu olunmadığının tespiti talebini de kapsadığı, taraflar arasında akdedilen 08.11.2010 tarihli sözleşme ve 09.11.2011 tarihli protokol gereğince dava konusu senetlerin şarta bağlı düzenlenip davacı tarafından davalıya verildiği, sözleşmenin uygulanamadığı ve davacı yanca feshedildiği, protokolle davalıya verilen senetlerin hükümsüz sayılmaları gerektiği, davacı tarafından geri istenebilecekleri gerekçeleriyle, davanın kabulüne dava konusu yanca davalı şirket adına düzenlenen 28.02.2011 tediye tarihli, 10.000,00 TL bedelli ve 31.03.2011 tediye tarihli, 20.000,00 TL bedelli senetlerin iptaline karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı yan, dava dilekçesinde her ne kadar senetlerin ipitali talebinde bulunmuş ise de, işbu davanın İİK. 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davası olarak yorumlanıp, sonuçlandırılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Dava konusu senetlerin taraf şirketleri arasında “08.11.2010 tarihinde başlayıp, 31.12.2010 tarihinde sona ermek üzere” imzalanan sözleşmeye istinaden 09.11.2010 tarihli belge ile verildiği dosya içeriği ile sabittir. Davalılardan S.. Ç.. anılan bu sözleşmenin tarafı olmayıp, sözleşme taraf şirketler arasında akdedilip, davalılardan S.. Ç..’ın davalı şirketin yetkili temsilcisi olarak bu sözleşmeyi imzaladığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, davacı şirket yetkilisi 20.05.2011 tarihli dilekçesinin (2.) sayfasının (1.) cümlesinde aynen; “S.. Ç.. … Grup Ltd.Şti temsilen davalıdır. Şahsi davalı değildir…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bu durumda davalı S.. Ç..’ın açılan işbu menfi tespit davasında davalı sıfatının bir başka deyişle şahsi sorumluluğu bulunmadığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu yönün gözardı edilerek yazılı olduğu şekilde, S.. Ç..’ın da davada taraf olarak kabul edilip, onun yönünden de davanın kabulüne ve yargılama gideri ile vekalet ücretiyle sorumlu tutulmasında isabet bulunmamaktadır.
Ayrıca, yukarıda açıklandığı üzere dava, menfi tespit davası olup, dava konusu bonoların üçüncü kişilere ciro yoluyla devredilmiş olabileceği gözönünde bulundurularak bonolar nedeniyle sadece davacı şirketin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde üçüncü kişilerin hukuki haklarını ihlal edecek biçimde senetlerin iptaline karar verilmesi de isabetsizdir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalılar yararına takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacı şirketten alınarak davalılara verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.