Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/14249 E. 2013/16865 K. 31.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14249
KARAR NO : 2013/16865
KARAR TARİHİ : 31.10.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı, davalı …’un … kaplıca yolu üzerinde bulunan benzin istasyonundan oğullarının şirketi adına ihtiyacı olan akaryakıtı verme şartı ile kendisinden teminat senedi istediğini, adı geçen teminat senedinde sadece imzalar isim soy isim adres TC bilgilerinin kendisinin el ürünü olduğunu, diğerlerinin kendisine ait olmadığını, beyaza imza niteliğinde teminat senedi olduğunu belirterek, borca kısmen itirazının kabul edilmesini, icranın borç sabitleşinceye kadar durdurulmasını, borç sabitleştikten sonra yasaların öngördüğü ödeme süresi kadar ödeme vadesi verilmesini, borç kesinleşinceye kadar ilgili kanun hükümleri gereğince bir karara varılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu bonoda borçlu gözüken ve imzaları bulunan davacının imzaların kendisine ait olduğunu ifade ettiğini, ödeme emrinin kendisine tebliğinden sonra süresi içerisinde İcra Hukuk Mahkemesinde borca itiraz etmediğini, borca itiraz etmeyen davacının bononun teminat senedi olduğunu iddia ederek dava açtığını, hukuki yararının bulunmadığını, bononun teminat senedi olarak verildiğini iddia edenin ispat etmesi gerektiğini, bononun vadesinin 31.12.2011 olduğunu, tanzim tarihinin 19.06.2011 tarihi olduğunu, dava dilekçesi ile sunulan bononun ibraname ile ilgisinin bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın takip sonrası borca yönelik menfi tespit davası olduğu, 6100 sayılı HMK nın 307. maddesi uyarınca feragatin, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olduğu, HMK nın 309/2 maddesi uyarınca feragatin ve kabulün hüküm ifade etmesinin, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı bulunmadığı, HMK’nın 311. maddesi uyarınca feragat ve kabulün, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu, irade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptalinin istenebileceği, yapılan açık yargılama neticesinde davacının ön inceleme aşamasında davasından feragat ettiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, davacının davasının feragat nedeni ile reddine karar verilmiş olup, mahkeme kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, feragate ilişkin mahkemeye hitaben yazmış olduğu 25/09/2012 tarihli dilekçesinde, “…ibranamelerin dikkate alınarak icra takibinin durdurulması, teminat senedinin hükümsüz kılınması kaydı ile açmış olduğu davasından vazgeçtiğini” belirtmiştir. 14/03/2013 tarihli duruşmada ise; “ben borca itiraz ettim, davalı bana ibraname verdi, kendi imzasıyla 21/09/2012 tarihinde imzaladığı ibraname ile senedin teminat senedi olduğunu ve alacağının kalmadığını, dosyadan 17.500,00 TL aldığını, iki ayrı ibraname ile bana bildirdi, ben teminat senedi olduğunu davalı tarafından kabul edilmesi nedeniyle davamdan feragat etmiştim, dava ile uğraşmak istemedim, ancak dosyadaki hacizler kalkmadığı için mahkemenizden haciz şerhlerinin de kaldırılmasına yönelik ara karar verilmesini talep ederim.”, yönünde beyanda bulunmuştur.
Gerek davacının 25/09/2012 tarihli dilekçesi ve gerekse duruşmadaki beyanı feragatin şarta bağlandığını göstermektedir. HMK’nın 309/4. maddesi uyarınca şarta bağlı feragat olmaz. Bu hususun dikkate alınmaması ve ayrıca davacının dava dilekçesinin açıklattırılarak dava konusu miktarın tespiti ile harcın buna göre tamamlattırılması gerekirken, tamamlattırılmaması ve bu hususlara dikkat edilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.