Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/13865 E. 2013/19825 K. 12.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13865
KARAR NO : 2013/19825
KARAR TARİHİ : 12.12.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketten alacağı mallara karşılık taşınmazını davalı şirket lehine ipotek ettiğini, davalıya hiçbir borç kalmamasına rağmen müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, taraflar arasında 03.08.2011 tarihinde ödeme protokolü ve ibraname başlıklı belge imzalanarak, davalı tarafa 600,000 TL ödenmesi halinde davalı tarafa hiç borç kalmayacağı ve taşınmazlar üzerindeki ipoteklerinin fek edileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin ödemeleri yapıp, çek asıllarını alarak bankaya iade ettiğini iddia ederek müvekkilinin icra dosyalarından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline ve davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkili ile davacının temsilcisi olduğu dava dışı … PVC Sıh. Tes. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında yıllardır süren bir ticari ilişki olup, davacının adı geçen şirketin borçlarının teminatı olarak şahsi ipotek ve kambiyo senedi veren kişi olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında doğrudan ticari ilişki bulunmadığı, bu nedenle davacının taraf sıfatının olmadığını, davacıya ait şirketin davalıya borçlarını ödemediğini, protokol ile yapılandırılan borç da ödenmeyince icra takipleri yapıldığını, borç ödenmedikçe ipoteklerin fekkinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davacının dayandığı protokolde “ çeklerin, borçlu ödemesinin yapılması ile aynı anda borçluya elden makbuz karşılığı teslim edileceğinin” düzenlendiği, davacının protokolde geçen 600,000 TL’nin ödendiğine dair makbuz sunmadığı ,protokolde açık bir şekilde ödeme ve çek teslimi konusunda makbuz düzenleneceği hüküm altına alındığından salt çek asıllarının davacıda olmasının protokolde geçen 600,000 TL ödemenin yapıldığı anlamına gelmediği, kaldı ki davacının, protokolde geçen çekleri parayı ödemeden alıp, odadan ayrıldığı iddiasıyla açılan kamu davasında cezalandırılmasına hükmedildiği, davalı şirket temsilcisinin protokolde belirtilen ödemenin yapılmadığına yemin etmesi de dikkate alınarak davacının aval vererek şahsen üstlendiği borcun ödenmediği sonucuna varıldığı, bu nedenle ipoteklerin fekki şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine, İİK’nun 72/4 maddesi uyarınca takip konusu alacağın %40’ı oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının, dava konusu çekleri çaldığı iddiasıyla açılan ceza davasında cezalandırılmasına karar verilmişse de temyiz edilmesi nedeniyle hükmün henüz kesinleşmediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece ceza davasında verilecek maddi vakıayı saptayan bir kararın hukuk hakimini de bağlayacağı gözetilerek ceza davasının sonucunun beklenmesi gerekirken bu yön gözetilmeksizin kesinleşmeyen ceza davası kararının gerekçe yapılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.