Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/12957 E. 2014/9976 K. 29.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12957
KARAR NO : 2014/9976
KARAR TARİHİ : 29.05.2014

MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2013
NUMARASI : 2011/620-2013/148

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı ve davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. T. İ. K. ile davalı vek. Av. O.. T..’nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen araç satış sözleşmesi gereğince teminat olarak keşide edilen çekin, araçların davalı yanca davacıya iadesinden sonra bedeli istenebilir olduğu halde davalının bu şartı yerine getirmeden alacağı muaccel olmadan çekle icra takibine başladığını, bu nedenle de takibin dayanaksız olduğunu bildirerek, takibin iptaline, tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, çekin teminat çeki olmadığını, ilamsız takibe davacının itiraz etmediğini, takipten sonra imzalanan protokol ile davacının borcu kabul ettiğini bildirerek davanı reddi ile tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalı yanca asıl ilişkinin kabulü nedeniyle yetki itirazının reddine, toplanan delillere göre, taraflar arasındaki araç satım sözleşmesine konu iş makinalarının davalıya teslim edildiği ve sözleşmede belirlenen bedelin davacıya ödendiğinin ihtilafsız olduğu, davacının iş makinaları üzerindeki takyidatları kaldırarak resmi şekilde devri sağlayamadığı, 2918 sayılı Kanun’un 20/d maddesine göre araç alım satımının noterde yapılmamış olması nedeniyle geçersiz olup, tarafların aldıklarını aynı anda iade ile yükümlü oldukları, davalının çeke dayalı olarak genel haciz yolu takibe başladığı, sözleşme kapsamında (md.3) çekin, davalıya teslim edilen çek olduğu, bu durumda davalının teslim aldığı iş makinalarını teslim ederek veya teslime hazır olduğunu bildirip, davacıyı teslim hususunda temerrüde düşürerek bedelini isteyebileceği, davalının takipten önce davacının araçları teslimden kaçındığını ispatlayamadığı, bu halde sadece ödediği bedelin teminatı olan çeki icra takibine konu etmekte haksız olduğu, davalı yanca sunulu protokoldeki davacının borcu kabul beyanının da borcun muaccel olmasına dair haklarından vazgeçtiği anlamına gelmediğinden sonuca etkisi bulunmadığı, davalının taraflar arasındaki diğer işlerle ilgili iddiaların ise davadaki sebebe göre çözümü gerektirmediği gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının icraya konu çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı takipte haksız ise de kötüniyetli kabul edilemeyeceğinden davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 20.01.2010 tarihli araç satış sözleşmesi uyarınca verilen çekin karşılıksız çıkması üzerine İskenderun 4. İcra Müdürlüğü’nün 2010/8970 sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış ve takip davacı aleyhinde kesinleşmiş ve takibin devamında takip borçlusu davacı borcu kabul ederek, takip borcunu ödemeyi 16.05.2010 tarihli protokol ile kabul etmiş ve protokolde kendisine düşen bazı edimleri de yerine getirmeyi taahhüt etmiştir. Nevar ki, anılan protokol hükümlerinin davacı tarafça yerine getirilmediği taraflar arasında ihtilafsız olup, protokolün “c” bendinin (2.) paragrafına göre; “edimler yerine getirilmez ise” protokolün geçersiz olacağı ve icra takibinin devam edeceği öngörülmüştür. Hal böyle olunca protokol ile borcun kabul edildiği ve bu durumda artık haciz baskısından bahsedilemeyeceği gibi ayrıca edimlerin de yerine getirilmediği gözetilerek açılmış bulunan menfi tespit davasının reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına bozmada oybirliği ile gerekçede oyçokluğu ile BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, bozma nedenine göre davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde iadesine, 29.05.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞI OY YAZISI-

Taraflar arasında düzenlenen 20.01.2010 tarihli araç satım sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz olup, herkes aldığını iade etmekle mükelleftir. Ancak davalı taraf davacıdan aldığı araçları iade etmeden araçlar için ödediği paranın teminatı olan dava konusu çeki icra takibine konu edemez.
Öte yandan dava konusu çeke dayalı olarak takip yapılmasından sonra 16.05.2011 tarihinde taraflar arasında düzenlenen protokol, kesinleşen takipte yapılan muhafaza işlemlerinin borçluya verdiği zararı gidermeye ve alacaklının muhafaza masraflarını tazmine yönelik olup davacının menfi tespit davası açmasını engelleyen bir borç ikrarı mahiyetinde değildir.
Ne varki mahkemenin erken yapılan takip tarihi itibariyle davacının borçsuzluğunu tespitle yetinmesi gerekirken, takip dayanağı çekten dolayı (onun teminat vasfını ortadan kaldıracak şekilde) davacının borçsuzluğuna karar vermesi doğru olmamıştır.
Bu itibarla yerel mahkemenin kararı bu gerekçeyle bozulmalıdır.
Ancak saygıdeğer çoğunluk yerel mahkeme kararının başka bir gerekçeyle bozulmasına karar verdiğinden anılan gerekçeyle bozma yapılmasına muhalifiz. 29.05.2014