Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/12524 E. 2013/17361 K. 06.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12524
KARAR NO : 2013/17361
KARAR TARİHİ : 06.11.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, takip konusu yapılan 250.000’şer TL’lik iki adet bonodaki keşideci imzasının tanzim tarihindeki müvekkili şirketin eski yetkilisi …’a ait olmadığını, ancak imzaların adı geçen eski yetkiliye ait olduğunun saptanması durumunda eski yetkili …’ın tanzim tarihi itibariyle müvekkili şirket yetkilisi olmamasına rağmen tanzim tarihini neredeyse iki yıl geriye atmak suretiyle senetleri imza yetkilisi olduğu tarihte düzenlemiş gibi gösterdiğini, adı geçen şirket eski yetkilisinin alacağı olmamasına ve senet tanzimini gerektiren bir ilişki olmamasına rağmen senedi düzenleyip kardeşi davalı … ‘a verdiğini, senet lehtarı … ile diğer davalı son hamil …’nın aralarındaki işlemin de sebebi olmayıp, amacın …’ın yaptığı işleme destek olmak olduğunu, ona perde oluşturduklarını, ekonomik durumları ve faaliyetlerinin, senet miktarları ile uyumlu olmadığını, dolayısıyla …’nın da kötü niyetli olduğunu iddia ederek, müvekkili hakkında başlatılan iki adet takip dosyası ile senetlerden dolayı müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin iyi niyetli son hamil olduğunu, müvekkilinin diğer davalıdan olan alacağına mahsuben dava konusu iki adet senedin verildiğini, müvekkilinin ailesinin varlıklı olması sebebiyle iş bu bono miktarı kadar parayı borç olarak diğer davalıya verebilecek ekonomik gücünün olduğunu ileri sürerek bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
Davalı … 29.11.2012 tarihli celsedeki beyanında; ağabeyi …’tan miras payı alacağı olduğunu, bu parayı şirketteki kar payından ödeyeceğini söyleyerek şirket adına 1.500.000,00 TL. tutarlı senetleri imzalayıp kendisine verdiğini, senetlerin düzenlendiği tarihte ağabeyinin şirket yetkilisi olduğunu yetki belgesini ve imza sirkülerini isteyerek kontrol ettiğini, davacı borçlu şirketten doğrudan bir alacağının bulunmadığını ifade ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; senet lehtarı davalı …’ın senet keşidecisi davacı şirketten alacaklı olmadığını kabul etmesi, alınan senetlerdeki yazı ve imza yaşının tespitine dair rapor ile dava konusu senetlerin raporun düzenlendiği 01/02/2013 tarihinden 20-24 ay önce düzenlendiği bildirilmekle, 05/05/2010 tarihinde dava dışı …’ın müdürlük yetkisi sona erdikten sonra atıldığı, dolayısıyla geçerli olmadığı ve bu husus herkese karşı ileri sürülebilecek nitelikte bulunduğundan davalı …’nın iyi niyet iddiası dinlenemeyeceğinden her iki davalı yönünden davanın kabulü ile davacının iki adet takip dosyasına konu bonolar nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespiti ile her iki takibin iptaline, davalıların kötü niyeti ispatlanmadığından davacı yararına haksız takip tazminatına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, iki ayrı icra takibine konu iki adet senetteki davacı-borçlu şirketi temsilen atılan imzaların, davacı şirket yetkilisinin senetlerin gerçek tanzim tarihlerinde şirket yetkilisi olmadığı, senetlerdeki tanzim tarihinin şirket yetkilisi olduğu tarihe denk gelecek şekilde geçmişe dönük olarak atıldığı ve senetlerin bedelsiz olduğu iddiasıyla İİK’nın 72. maddesi gereği açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Dava ve icra takibine konu her biri 250.000 TL. meblağlı senetlerde davacı şirket borçlu, davalı … lehtar ve 1. ciranta, diğer davalı … ise hamildir. Dava konusu senetler ile ilgili olarak … Asliye Ceza Mahkemesi’nde iş bu dava dosyasının davalıları hakkında iştirak halinde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan dolayı ceza davasının açıldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Somut olay yönünden dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sy. Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesince mahkumiyet kararı verilmesi halinde ya da maddi vakıanın tespitini içeren bir kararın hukuk hakimini bağlayacağı gözetilerek ceza davasının sonucu beklenip bir karar verilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin tüm davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde iadesine, 06.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.