Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/11781 E. 2014/9226 K. 15.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11781
KARAR NO : 2014/9226
KARAR TARİHİ : 15.05.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 22. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2013
NUMARASI : 2011/146-2013/33

Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit-alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı-birleşen dosya davacısı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı-birleşen dosya davacısı vek. Av. M.. A.. ile davalı-birleşen dosya davalısı vek. Av. C.. Ç..’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesi ile davacının davalının bayii olarak faaliyete başladığını, davalı lehine 05.09.2005 tarihinde ipotek tesis ettiğini, davalıdan aldığı mal bedeli karşılığı olarak toplam 192.632,25 TL tutarlı (7) adet çek verdiğini, çek bedellerini ödeyemeyince davalının aleyhine çeklerle takibe başladığını, icra takibi sırasında davacının borcunu ödeyip, (7) adet çeki iade alıp, bankaya teslim ettiğini, böylelikle bu tarih itibariyle davalıya borcu kalmadığını, çekin borçlunun elinde olmasının bedelin ödendiğine karine teşkil ettiğini, ancak keşide edilen ihtarnameye rağmen davalının ipoteği fek etmeyip, aleyhe ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başladığını belirterek, davacının davalıya borcu bulunmadığının tespitine, haksız takip nedeniyle %40’tan az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı aleyhine girişilen icra takibinin itirazı üzerine durduğunu, icra hukuk mahkemesine itirazın kaldırılması davası açıldığını, davacının dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığı gibi, davacının çekleri ödemediği halde taraflar arasında anlaşma sağlanıp, borcun cari hesaba tahvili ile davacının davalıya karşı doğmuş-doğacak borçlarının teminatı olmak üzere 05.09.2005 tarihinde taşınmaz malikine vekaleten davalı lehine ipotek tesis ettiğini, çeklerin bila bedel iade edildiğini, davacının keşide edilen ihtarnameye rağmen ihtar tarihi itibariyle 81.766,40 TL olan borcunu ödememesi üzerine icra takibine başlandığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davacı vekili birleşen davada, davalının 2005-2007 yılları arasında doğmuş olan akaryakıt nakliye bedeli borcunu ödemediğini belirterek 42.988,89 TL’nin temerrüt tarihi olan 25.01.2008’den itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili birleşen davaya cevabında, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, cari hesapta alacağı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre, davalının usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtlarında davacının davalıya vermiş olduğu (7) adet çekin ödenmemiş olduğu, bu hususun taraflar arasındaki yazışma içeriklerinden de anlaşıldığı ve buna göre de 05.09.2005 tarihinde ipoteğin tesis edilerek, çeklerin 20.10.2005 günü iade edildiği, sözleşmenin 4. maddesine uygun şekilde borcun cari hesaba tahvil edilmiş olduğu ayrıca gerek işlemlerin birbirini takip eden sıralaması, gerekse borcun ödendiği ve alacaklı olunduğu iddiasına rağmen davalı lehine ipotek tesis edilmesinin de yazışmalar yanında varılan bu sonucu teyit ettiği, davalının ticari defterinde davacının 81.766,40 TL borçlu olduğunun görüldüğü ve yine aynı hususun kesinleşen icra mahkemesi kararı ile de saptandığı gerekçeleriyle yerinde görülmeyen asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu (7) adet çekin, 20.10.2005 tarihli teslim tutanağı ile asıl davanın davalısı P. Ofisi AŞ. vekili Avukat Mustafa Duman tarafından, asıl davanın davacısı Ö.. Ş..’a iade edilerek teslim edildiği, teslim tutanağı içeriğinde “çeklerin ödenmeden teslim edildiği”ne ilişkin herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Kural olarak, çeklerin borçlu elinde bulunması ödemeye karine teşkil eder. Her ne kadar mahkemece gerek işlemlerin birbirini takip eden sıralaması, gerekse borcun ödendiği ve alacaklı olunmasına karşın işlem sonrasında davalı lehine ipotek tesisinin de yazışmalar yanında varılan sonucu teyit ettiği, davacının davalı defterlerine göre 81.766,40 TL borçlu olduğunun kesinleşen icra hukuk mahkemesi kararıyla da belirlendiği ve böylece karinenin aksinin kanıtlandığı gerekçeleriyle asıl dava ile birleşen davanın reddine karar verilmiş ise de, yerel mahkemenin bu yönleri içeren gerekçelerinde isabet görülmemiştir. Zira gerekçede sözü edilen yazışmaların davalı yanın kendi birimleri arasındaki iç işleyişi ile ilgili yazışmalar olduğu, davacı ile karşılıklı yazışmalar bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. İşlemlerin sıralamasının ve ipotek tesisinin tek başına sözü edilen karinenin aksini kanıtlamaya elverişli olduğu kabul edilemez. Ayrıca icra hukuk mahkemesinin istihkak ve ihalenin feshi kararları dışındaki kararları da takip hukukuna ilişkin olup, maddi hukuka dayalı menfi tespit davasında kesin delil olarak değerlendirilemez. Tüm bu durum karşısında mahkemece delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı yanın öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.