Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/11586 E. 2014/5268 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11586
KARAR NO : 2014/5268
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2013
NUMARASI : 2012/462-2013/172

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiş davacı vekili temyize cevapla birlikte duruşma isteminde bulunmuş, ise de 18.02.2014 tarihli dilekçesi ile duruşma isteminden feragat ettiğini bildirmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olunmadığı ve cebri icra tehdidi altında kısmi ödeme yapıldığı iddialarına dayalı menfi tespit ve istirdat istemlerine ilişkindir.
Davalı vekili, bononun ödünç para karşılığında düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur..
Mahkemece, bonoda ”malen” kaydı bulunmasına rağmen davalı yanın ödünç bono karşılığında bononun alındığını savunarak senedin düzenlenme nedenini talil ettiği, bu şekilde ispat yükünün davalıya ait olacağı davalının savunmasını ispat edemediği, teklif edilen yeminin davacı (temlik eden) tarafından eda edildiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, takip konusu 135.000 TL bedelli bonodan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, ödenen 10.000 TL’nin istirdatına, %20 oranında tazminata karar verilmiş, kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacılardan G.. U..’ın takip ve dava konusu bonoda herhangi bir sıfatı bulunmamaktadır. Davacı M..K..’ın tedbir kararı dolayısıyla mahkemeye gösterdiği teminatın ve icra dosyasına ödenen paranın, davanın M.. K..lehine sonuçlanması halinde G.. U..’a temlik edilmesine dair sözleşme G.. U..’ın davacı sıfatını kazanması için yeterli değildir. Bu yön gözetilmeden G.. U..’ın davacı sıfatının bulunduğunun kabulü suretiyle onun lehine de hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3-İİK’nun 72’nci maddesinin 5’inci fıkrasına göre, “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir.” Bu hüküm uyarınca davalı alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için takibinde haksız çıkması yeterli olmayıp, ayrıca kötüniyetli olması da gerekir. Somut olayda bononun ihdas nedeninin talili dolayısıyla ispat yükünün yer değiştirmesi, davalının savunmasını ispat edememesi ve bu nedenle teklif edilen yeminin davacı tarafından eda edilmesi sonucunda davanın davalı aleyhine hükme bağlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı alacaklının kötüniyetli olduğunun kabulü suretiyle tazminata da mahkum edilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde gösterilen sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.