Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/11415 E. 2013/17273 K. 05.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11415
KARAR NO : 2013/17273
KARAR TARİHİ : 05.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –

Davacılar vekili, davalı tarafından müvekkilleri hakkında icra takibi yapıldığını, … İcra Tetkik Mercii Hakimliğinin 2003/708 E. sayılı dosyasında imzaya, borca ve ödeme emrine itiraz ettiklerini, ayrıca davalı hakkında resmi evrakta sahtecilik suçundan şikayette bulunduklarını, davalı yanca, davacı …’in davalıyı Almanya’ya götürmek vaadi ile kandırarak 30.000 DM parayı havale ettirdiğinin ve bu paraya karşılık davacı …’in bono verdiğinin iddia edildiğini, ancak bu iddiaların asılsız olup, bahse konu 30.000 DM’ lik banka havalesinin davalının müvekkili …’ den aldığı borcun geri ödemesine istinaden gönderilen bir para olduğunu, takibe konu senetteki imzalardan müvekkili …’ a atfen atılan imzanın ona ait olmadığını, diğer imzanın ise müvekkili …’ e ait olduğunu, ancak müvekkili …’ in de davalıya bir borcunun bulunmadığını, banka havalesinde herhangi bir açıklama da bulunmadığını, malen kayıtlı senetle ilgili taraflar arasında borç doğuran hiçbir hukuki ilişki olmadığını beyanla, 30.000 DM’ lık bonodan dolayı müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takiplerin iptaline, davalı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına ve %10 para cezasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin Almanya’ ya götürüleceği söylenerek havale yoluyla alınan 30.000 DM’ ye karşılık verilen dava konusu bonodaki imzaların davacılara ait olduğunu, taraflar arasındaki borç ilişkisinin açık olduğunu, zaten davacı tarafın bonodaki …’ a ait imzayı da kabul etmekte olduğunu, senedin davacılarca tanzim edilip müvekkiline verildiğini beyanla, davanın reddine ve davacılar aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, takibe dayanak teşkil eden belgeler ve senetteki imzanın davacılara ait olmadığı anlaşıldığından icra takibinin yapılmasında davalının kötüniyetli ve haksız olduğu, bunun davalının yargılandığı 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ nden aldığı mahkumiyet kararından anlaşıldığı, alacak likit olup yapılan takip nedeniyle davacıların zarara uğradığı belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile … 2. İcra Müdürlüğü’ nün 2003/43 sayılı ve … 6. İcra Müdürlüğü’ nün 2001/12697 sayılı dosyalarından takibe konan alacaktan dolayı davacıların borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, takip konusu alacağın %40′ ı oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, davacının %10 para cezası talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı tarafından davacılar aleyhine bir adet havale dekontu ve bir adet “malen” kaydı bulunan bonoya dayanılarak girişilen ilamsız icra takibi ve takibin dayanakları sebebiyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacılardan … bonodaki imzayı inkar etmemiş, ancak bonodan dolayı borçlu olmadığı iddiasında bulunmuştur. Yerel mahkeme gerekçesinde sözü edilen ceza davasında da sadece davacı … yönünden imza incelemesi yapıldığı halde senetteki imzaların davacılara ait olmadığı yolunda gerekçe oluşturulmuş olup, ceza davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldığı da gözetildiğinde, … yönünden imzayla ilgili yerel mahkeme gerekçesinde isabet görülmemiştir. Davacı …, havaleyle gönderilen paranın ise davalının kendisine olan borcunun ödenmesi amacıyla yapıldığını ileri sürmüştür.
Davalı ise, davacıların kendisini Almanya’ ya götürmek üzere para istediklerini, havaleyi bu amaçla yaptığını, senedi ise havaleyle gönderilen paranın teminatı olarak aldığını savunmuş bulunmaktadır.
Kural olarak, havale, üzerinde başkaca bir açıklama bulunmadığı takdirde mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapılır. Davalı, bu kuralın aksini savunduğuna göre ispat külfeti davalıdadır. Öte yandan, dava konusu bononun düzenlenme nedeni bölümünde “malen” kaydı mevcuttur. Oysa davalı, senedin davacılara gönderdiği paranın teminatını teşkil etmek üzere düzenlendiğini savunmuş ve böylece senedin düzenlenme nedenini talil etmiştir. Buna göre, senetle ilgili uyuşmazlıkta da ispat külfeti davalı taraftadır.
Senede ve yazılı belge niteliğindeki havaleye karşı ileri sürülen savunmaların yazılı delille kanıtlanması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, ispat külfetinin davalıda olduğu gözetilerek davalıya savunmasını ispata yarar delilleri sorulup, varsa toplanarak deliller hepbirlikte değerlendirildikten sonra, uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.