Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/11083 E. 2013/16799 K. 31.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11083
KARAR NO : 2013/16799
KARAR TARİHİ : 31.10.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı ve davacılar vekili, kendisi ve müvekkilleri aleyhine davalı banka tarafından İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2009/25639 E. sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibi yapıldığını, takibe dayanak bononun teminat senedi niteliğinde olduğunu, dava konusu bono ile ilgili davalı banka ile genel kredi sözleşmesi dışında başkaca bir borçlanmanın söz konusu olmadığını, ayrıca bankanın alacağını taşınmaz ipoteği ve menkul rehni ile teminatlandırdığını, dava konusu bononun davalı bankaya olan borçların ödenememesi üzerine borçların yeniden yapılandırılacağı ve ilave kredi kullandırılacağı vaadiyle verildiğini, ancak yeni bir kredi verilmediği gibi borçlarında yapılandırılmadığını belirterek kendisinin ve müvekkillerinin davalı bankaya İstanbul 14. icra Müdürlüğü’nün 2009/25639 E. sayılı dosyasından borçlu olmadıklarının tespitine ve davalı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı … Gıda ve Bilgisayar Donanımları Dağ. Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini davacıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredilerin ödenmemesi üzerine davacılar aleyhine icra takipleri yapıldığını, dava konusu bononun davacılar tarafından müvekkiline olan borçlarına karşılık verildiğini ve bononun vade tarihinde tüm borçların ödeneceğinin taahhüt edildiğini, ancak bono bedelinin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla dava konusu takibe geçildiğini bildirerek davanın reddi ile müvekkili lehine %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre davacıların kefil sıfatı ile imzaladıkları takip konusu bononun vade ve icra takip tarihi itibariyle müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları genel kredi sözleşmesine istinaden verilen kredilerden doğan borçtan sorumlu oldukları, teminat bonosu iddiasının usulüne uygun delillerle ispat edilemediği gibi kefaleten sorumlu oldukları tutar üzerinden senedin vade tarihi itibariyle ödenme koşulunun gerçekleşmediği, takip tarihi itibariyle hesaplanan alacak miktarının 1.303.560,40 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacıların 19/06/2009 tanzim 03/08/2009 vade tarihli 1.500.000,00 TL bedelli bonoya dayalı İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2009/25639 sayılı icra takibinde 3.123,18 TL borçlu olmadıklarının tespitine, fazlaya dair istemin reddine, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredi ödemelerinin aksaması sebebiyle borçlu firmanın kredilerinin 05/08/2009 tarihi itibarıyla kat edildiği ve aynı tarihli ihtarnamenin keşide edildiği, ihtarnamenin dava dışı asıl borçlu ve kefillere 11/08/2009 tarihinde tebliğ edildiği, verilen süre itibarıyla 20/08/2009 tarihinde temerrüdün oluştuğu, ancak davalı bankanın temerrüt tarihini beklemeden nakit alacakları ile ilgili dava konusu senede dayalı kambiyo takibi başlattığı ifade edildikten sonra borcun taksitli ticari krediden kaynaklandığı ve taksitlerin ödenmeme tarihleri itibariyle temerrüt oluştuğu gerekçesiyle temerrüt faizi uygulanarak hesaplama yapılmıştır. Mahkemece davacıların temerrüt tarihinin davalı banka tarafından kat ihtarnamesi ile verilen sürenin bittiği tarih olduğu gözetilmeksizin yeterli araştırma ve incelemeyi içermeyen ve Yargıtay denetimine de elverişli olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.