Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/10385 E. 2013/13975 K. 16.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10385
KARAR NO : 2013/13975
KARAR TARİHİ : 16.09.2013

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacı vekili; dava dışı şirket ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinde müvekkilinin müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğundan bahisle müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını, ancak sözleşmelerde kefil kısmındaki imzaların müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının kötüniyetli olduğunu ve iddialarının da gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; 034426 nolu tarihsiz 4.000,00 TL bedelli sözleşmenin 1.ve 30.sayfasında, 09.08.2000 tarihli sözleşmenin 26.sayfasında davacıya atfen atılan imzaların davacı eli ürünü olmadığı, aynı sözleşmenin 34.sayfasında, 22.06.2005 tarihli sözleşmenin 30 ve 32.sayfasında davacıya atfen atılan imzaların davacı eli ürünü olmadığı, 034426 nolu tarihsiz 4.000,00 TL bedelli sözleşmenin 32.sayfasında bulunan imzanın davacı eli ürünü olduğunun tespit edildiği, her ne kadar bankacı bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda 034426 nolu sözleşmenin 32.sayfasında “kredi limitinin artırılması” na ilişkin kısımdaki imzanın davacıya ait olduğu kabul edilerek borç hesaplaması yapılmış ise de, anılan sözleşmenin yukarıda belirtilen 034426 nolu sözleşmeye istinaden yapıldığı, ana sözleşmenin yok hükmünde olduğu halde limit artırımının geçerli kabul edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada bir örneği bulunan 27.08.2003 tarihli genel kredi sözleşmesinin limitinin artırılmasına ilişkin 18.08.2004 tarihli limit artırım sözleşmesinde hem asıl borçlunun hem de kefillerin imzalarının bulunduğu, bu sözleşmedeki imzalardan birinin davacı A.. Ş..’a ait olduğu ve limit artırım sözleşmesinin kefalet limitini de ihtiva ettiği dosya içeriğinden anlaşıldığından davacının bu sözleşmede belirtilen kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sorumlu olduğu gözetilmeden mahkemece yanılgılı gerekçelerle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.