Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2013/10051 E. 2014/7257 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10051
KARAR NO : 2014/7257
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/03/2013
NUMARASI : 2010/423-2013/126

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı ve davacı vekilince de duruşmasız olarak katılma yolu ile temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı şirket yetkili temsilcisi M. C. ve vek .Av. A.. K.. ile davalı vek.Av. …. glemiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı şirket yetkili temsilcisi ve avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı vekili, davalı tarafından takibe konulan iki adet bonodaki imzaların müvekkili şirketin eski yetkilisi ve ortağı dava dışı H. C. ait olduğunu bu kişinin müvekkili şirketin yetkilisi ve ortağı M. C. eski kayınpederi olduğunu, M. C. eşi ile boşanmasından bir gün önce H. C. şirketteki hisselerini anlaşma gereği M. C. ve T. C. 15.02.2010 tarihinde devrettiğini, H. C. takibe konu iki adet bonoyu yetkili olduğu dönemde imzalamadığını, eski damadı M. C. ile husumeti nedeniyle menkul şirketi zarara uğratmak ve zor durumda bırakmak için müvekkilinin hiçbir ticari ilişkisi olmayan takip alacaklısı davalı lehine, hisselerini devrettikten ve temsil yetkisini bıraktıktan sonra eski tarihli olarak keşide ettiğini, müvekkili şirketin piyasadan borçlanmayı gerektirecek durumu bulunmadığını ve bonoların bedelsiz olduğunu ileri sürerek, takip konusu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu bonoların keşide tarihleri itibariyle şirket yetkilisi tarafından düzenlendiğini, müvekkilinin senet konusu bedelleri davacı şirkete nakden ödendiğinin karşılığında iki adet bono alındığını, bunun aksini ispatın davacı tarafça yazılı delille kanıtlanması gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller, senetlerin hukuki durumu, davacı defterleri üzerinde alınan bilirkişi raporu, Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ nde verilen resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen cezaların CMK’nun 231/5 maddesi gereği hükmün açıklamasının geriye bırakılması kararları karşısında menfi tespit davasının kabulü ile davaya konu 20.09.2009 keşide tarihli 400.000 USD ve 10.10.2009 keşide tarihli 350.000 USD bedelli senetlerden dolayı davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmü davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ nin 2011/48 E. 2012/499 Karar sayılı kararı ile davacı şirketin katılan, davalı M.. S..’ nın dava dışı H. C. ile sanık olarak bulunduğu resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından dolayı 13.12.2012 karar tarihinde her iki suçtan mahkumiyetlerine karar verilmiş, her iki ceza yönünden hükmün ayrı ayrı açıklanmasının geri bırakılmasına dair hüküm kurulmuş sanık M.. S..’ nın itirazı 08.03.2013 tarihinde reddedilmiş ret kararı M.. S..’ ya 12.04.2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 01.02.2012 karar tarihli 2011/19-639 Esas, 2012/30 Karar sayılı kararında ”Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ise 5271 sayılı CMK’ nun 223. maddesinde belirtilen hükümlerden değildir. Kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir hüküm değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, CMK’ nun 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hükmün veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da sözedilmeyecektir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ nun 03.05.2011 gün ve 2011/4-61 Esas 2011/791 K. 06.10.2009 gün ve 2009/4-169 E. 2009/223 K. sayılı ilamları) kaldı ki, CMK’ nun 231/5. maddesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu açıklamalar ışığında 818 sayılı Borçlar Kanunu’ nun 53. maddesine ilişkin değerlendirmeye gelince; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesin bir mahkumiyet anlamında değildir. Bu nedenle ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından, BK’ nun 53. maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlamayacaktır…” şeklinde belirtilmiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklamalar doğrultusunda varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 1.100 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 15.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.