Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2012/9665 E. 2012/14095 K. 02.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/9665
KARAR NO : 2012/14095
KARAR TARİHİ : 02.10.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ile davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Dava, sözleşmedeki imza bölümünün yırtılıp bono haline getirilerek icra takibi yapıldığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mehkemece, davacının iddiasını ispata yarayacak kuvvetli ve inandırıcı delilleri mahkemeye ibraz etmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- İcra ve İflâs Kanunu’nun 72,IV hükmü uyarınca “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır.” Menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle borçlunun inkar tazminatına mahkum edilmesinin amacı, Kanunun bu hükmünde açıkça belirtildiği gibi uygulanan tedbir kararından dolayı alacaklının alacağını geç almaktan kaynaklanan zararını tazmin etmektir. Tedbir kararı uygulanmamışsa, alacaklının alacağını geç alması ve dolayısıyla alacağını geç almaktan doğan bir zararının bulunduğu da kabul edilemez. Bolu 2. İcra Müdürlüğünün 2009/4065 E sayılı dosyasının incelenmesinde mahkemece verilen tedbir kararı uyarınca davacı … hakkındaki takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece anılan kanun hükmü uyarınca davalı yararına tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu konuda karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
3-Hüküm fıkrasının 3’üncü bendinde “Davacı tarafından peşin harç ve ıslah harcı olarak yatırılan 675,TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde hüküm kurulmuştur. Davanın reddine karar verilmiş olmasına rağmen, davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasını gerektiren hukuki esaslar da açıklanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde gösterilen sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.