YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8570
KARAR NO : 2012/13367
KARAR TARİHİ : 20.09.2012
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, davalı tarafından Ankara 10. İcra Müdürlüğü’nün 2010/3920 ve 2010/4874 sayılı dosyalarından davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus iki ayrı icra takibi başlatıldığını, takiplerin kesinleştiğini, takibe dayanak yapılan 30.000,00 TL’lik ve 35.000,00 TL’lik bonolardaki imza ve yazıların davacıya ait olmadığı gibi davalı ile ticari ve nakdi bir ilişkisinin olmadığını belirterek, davacının borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetli takiplerden dolayı davalının en az %40 oranında icra tazminatı ödemesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının kardeşi olan, bir dönem araç alım satım işi yapan …’e, davalının sahibi ve müdürü olduğu … Mühendislik Firması adına kayıtlı … plakalı vasıtayı davalıdan alıp 3. bir şahsa satması hususunda vekaletname ile yetki verildiğini, …’in bahsi geçen aracı 3. bir kişiye sattığını, araç bedelini alan …’in araç bedelinin tamamını davalıya ödeyemeyeceğini beyan ederek, kendisine senet verebileceğini söylediğini, dava dışı borçlu …’in kardeşinin imzasını aldığını söyleyerek söz konusu senetleri davalının çalışanına teslim ettiğini, söz konusu senetlerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle taraflarından icra takibi yapıldığını, davacının hakkında yapılan icra takibinde imzaya itiraz etmediğini, davacı ile yapılan telefon görüşmelerinde de hiçbir şekilde imza inkarında bulunulmadığını, senet üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunun incelenmesini kendilerinin de istediğini, davacının hukuksal ilişkiyi bilmediğini söylemesinin iyiniyetli olmadığını, davanın reddi ile davacının haksız ve kötüniyetli itirazı nedeni ile %40’dan aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; imzaların davacıya ait olup olmadığı yönünde grafolog bilirkişiden alınan 16.01.2012 tarihli raporda her iki senet altındaki imzanın davacıya ait olmadığının belirtildiği, davalı taraf her ne kadar davacı ile yapılan telefon görüşmelerinde hiçbir şekilde imza inkarı bulunmadığını, maddi sıkıntı nedeni ile borcun ödenmediğinin bildirildiğini iddia etmiş ise de; bu iddiasını usulüne uygun delillerle ispat etmediğinden yerinde görülmediği, iddia edilen hususta yemin de teklif edilemeyeceğinden davacıya yemin delilinin de hatırlatılmadığı, toplanan delillere göre takibe konu edilen senetlerdeki imzanın alınan bilirkişi raporu ile davacıya ait olmadığının belirlendiği, davacının bu senetlerle ilgili sorumluluğu olmadığı gerekçeleriyle, davacı tarafça açılan menfi tespit davasının kabulüne, davacı imzasının işyerinde kardeşi tarafından alındığı iddia olunduğundan, davalının davacı hakkında takip başlatmada haksız ve kötüniyetli olmadığından şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, mahkemece verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 20.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.