YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7922
KARAR NO : 2013/3210
KARAR TARİHİ : 20.02.2013
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı asil … gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan, onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan asilin sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili; davalının müvekkili aleyhine başlattığı icra takibine konu bononun hile ile imzalatıldığını belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini, %40 tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacı senedin elinden hile ile alındığını, bu nedenle borcunun bulunmadığını, davalının sosyal ve ekonomik olarak bu miktar bir alacağının bulunmasının imkansız olduğunu belirtmiş ise de kambiyo senedinin illetten mücerret olduğu, davacının davalı alacaklının sosyal ekonomik durumuyla ilgili öne sürdüğü vakıaların hukuki olarak değerlendirilmesinin mümkün görülmediği, hile iddiasının her türlü delil ile ispat edilebileceği, ancak davacının kargo teslimi bahanesi ile bono imzalatıldığı yönündeki iddiasını şüpheden uzak ve kesin kanaat oluşturacak şekilde ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- İİK’nun 72/4 maddesine göre; “Dava, alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde %40’tan aşağı tayin edilemez.”
Somut olayda davalı alacaklı yararına anılan yasa hükmünde belirtilen tazminat koşulları oluştuğu halde, mahkemece tazminata hükmedilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.