Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2012/6208 E. 2012/14151 K. 02.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6208
KARAR NO : 2012/14151
KARAR TARİHİ : 02.10.2012

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
Davacılar vekili, davalı tarafından 11.000-(USD)dolar bedelli bononun dayanak yapılarak müvekkilleri … ve diğer müvekkiller murisi … hakkında Ankara 3. İcra Müdürlüğü’ nün 2004/7566 E. sayılı dosyasından takip yapıldığını, sözkonusu bonoda davalının senedi tahsil cirosu ile devralan hamil olduğunu, senedi davalıya ciro eden davadışı Bahaettin Orhan’ ın bahse konu senetteki 1.000-dolar ibaresini 11.000-dolar olarak tahrif ederek sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlemesi nedeniyle Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ nin 2008/326 E.-2008/304 K. sayılı ilamı ile ceza aldığını, müvekkillerinin bono sebebiyle borçlarının olmadığını, senedin hile ile alındığını, cirantaya karşı ileri sürebilecekleri tüm şahsi ve mutlak def’ ileri tahsil cirosuyla devralan davalıya karşı da ileri sürebileceklerini, davalının da kötüniyetli olduğunu, zira davadışı şahıs ile birlikte hareket ettiğini, icra dosyasından bugüne kadar muris …’ dan 4.257,42-TL tahsil edildiğini, davadışı … tarafından verilmiş olan 1.000-doların istenildiği zaman teslim edileceğini belirterek, takibe konu alacak nedeniyle müvekkillerinin borçlu olmadıklarının tespitine, davalının tahsil ettiği paranın avans faizi ile birlikte istirdadına ve takip konusu alacağın %40′ ı oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin bonoyu tahsil cirosuyla alması nedeniyle kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, istirdada konu alacağın 1 yıllık dava açma süresinin geçtiğini, haklarında olumlu karar verilmemesi halinde ise 1.000-dolar için takas ve mahsup taleplerinin olduğunu beyanla davanın reddini, davacı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile, 15.305,76-TL asıl alacak ve 452,37-TL işlemiş faiz yönünden davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, 09.03.2006 tarihindeki 443,61 TL nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline, 13.12.2005 tarihindeki 14,08 TL fazla ödemeyle ilgili talebin reddine, tahsil edildiği halde tedbir nedeniyle icra dosyasında ödenmeyen paraların davacılara iadesine, şartları oluşmayan tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm her iki taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava konusu bonoda davalı tahsil cirosu ile bonoya hamil olduğundan vekil hamil durumundadır. Başka bir anlatımla davalı bu bonoyu tahsil amacıyla elinde bulundurmaktadır. Temlik cirosu olmadığından kendisi adına takip yapamaz. İcra takibine kendisi adına giriştiğinden davalının bu davada hasım gösterilmesinde bir isabetsizlik yoksa da, alacaklı sıfatını haiz olmayan davalının alacaklı olarak davacılar aleyhine takibe girişmesinin hukuksal dayanağı bulunmamaktadır. Mahkemece bu yönler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların tüm temyiz itirazlarının, davacıların öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.