Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2012/17062 E. 2013/3581 K. 26.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/17062
KARAR NO : 2013/3581
KARAR TARİHİ : 26.02.2013

Taraflar arasındaki ihtiyati tedbire itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde muteriz vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –
İhtiyati tedbir isteyen (davacı) vekili, şirket temsilcisinin azledilmesinden sonra geçmiş tarihli düzenlenen bonoya istinaden başlatılan icra takibinden dolayı müvekkili şirketin borçlu olmadığı iddiasıyla açmış olduğu menfi tespit davasında, bononun içeriğinin sahte olduğunu belirterek ihtiyati tedbir isteminde bulunmuştur. Mahkemece bonoya ilişkin olarak sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı gözetilerek ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile takibin durdurulmasına ve bir karar verilinceye kadar dava konusu senedin herhangi bir işleme esas alınmamasına, HMK’un 392 ve 209/1 hükümleri uyarınca teminat alınmamasına karar verilmiştir.
İhtiyati tedbire itiraz eden vekili, ihtiyati tedbir isteyen (davacı) vekilinin yazı veya imza inkarında bulunmadığını, yetkili temsilci olmayan kişi tarafından bono tanzim edildiğinin iddia edilmediğini, bu durumda HMK’nun 209’uncu maddesinin uygulanamayacağını belirterek ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, sanıklar hakkında sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçundan dava açılması da gözetilerek HMK’nun 209/1 hükmü kapsamında hiçbir işleme esas alınamayacak senede dayalı takibin durdurulmasının yasanın gereği olduğu, itiraz edenin esasa ilişkin iddialarının yargılama sırasında değerlendirilmesi gerektiği, HMK’nun 209/1. hükmünün doğal sonucu olarak teminat alınması yönündeki itirazın da reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek tedbire itirazın reddine karar verilmiş, kararı muteriz vekili temyiz etmiştir.
HMK’nun 209,I hükmüne göre, “Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” Ancak menfi tespit davasındaki iddia imza ve yazının inkârına ilişkin değildir. Mahkemece bu yön gözetilip, ceza davasındaki iddianamenin de yazı veya imza inkârına dayanıp dayanmadığı üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle itirazın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.