Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2012/16353 E. 2013/2256 K. 06.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/16353
KARAR NO : 2013/2256
KARAR TARİHİ : 06.02.2013

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı … Tur. İşle. İnş. Eml. Sarraf Kuy. San. Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalıya keşide edilen kat ihtarnamesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın 34.113,98 TL. Üzerinden iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi sunmamış, talimat yolu ile alınan Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2011 tarihli duruşmadaki beyanında; dava ve takip konusu Genel Kredi Sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve benimsenen sahtecilik ve grafoloji uzmanı bilirkişinin 05.03.2012 tarihli raporuna göre 20.10.2003 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 1.,35., 36 sayfalarında” “… ” adına atılı bulunan imzaların … elinden çıktığının tespit edildiği, bankacı bilirkişinin raporuna göre, davalının kefil bulunduğu 20.10.2003 tarihli sözleşmeye bağlı kredinin ödenerek tasfiye edildiği, takip konusu kredi alacaklarının daha sonra başka kefiller alınmak suretiyle asıl kredi borçlusu ile yapılan kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırıldığını, davalının kefil olduğu 2003 tarihli sözleşme ile daha sonra kullandırılan kredilere dair sözleşmelerin birbiri ile bağlantısının bulunmadığı, bu nedenle davalı kefilin, dava dışı asıl kredi borçlusunun davacı bankaya olan dava konusu borcundan herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı banka vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, davalının kefil olarak imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesi’nden doğan kredi alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davacı banka alacağının tespiti için 19.10.2010 tarihli ara kararı ile “gerektiğinde banka kayıtları üzerinde inceleme yetkisiyle dosya kapsamı ile ilgili icra dosyaları değerlendirilerek davacı banka alacağının tespiti için bankacı bir bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılmasına” karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen 20.12.2010 tarihli raporda kat ihtarnamesi ve dosya kapsamı ve genel kredi sözleşmeleri incelenerek sonuca varıldığı görülmüş, raporun 4. sayfasında “..dava dışı şirkete kullandırılan ve kat ihtarnamesiyle talep ettiği kredilerin hesap hareketleri ibraz edilmemekle” ifadesine yer verilmek suretiyle banka kayıtları incelenmeden rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu dosyadaki mevcut belge ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılarak düzenlenmiş olup, Yargıtay denetimine olanak verecek açıklıkta değildir. Bu sebeple banka alacağının varlığı ve miktarının belirlenmesi için takip ve dava dayanağı kredi sözleşmesi ile ihtarname de değerlendirilmek suretiyle bankanın defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman yeni bir bilirkişi veya bilirkişi kurulana inceleme yaptırılarak bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Bu nedenlerle kararın Bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 06.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.