YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/11435
KARAR NO : 2012/15871
KARAR TARİHİ : 05.11.2012
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı … A.Ş. arasında akdedilen kredi sözleşmesini davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, davalıların itirazlarının 2.436.100,67 (nakit krediden kaynaklanan) asıl alacak ile 4.785 TL (meri çek taahhüdünden dolayı talep edilen) alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takipten itibaren talepnamedeki şekliyle faiz yürütülmesine, takibin talepnamedeki diğer koşullarla devamına, davalıların %40 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna ve davacı vekilince fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yargılama sırasında alınan 15.10.2009 tarihli ilk bilirkişi raporunda davalıların nakit kredi yönünden 2.436.100,67 YTL asıl alacak olmak üzere toplam 2.569.324,92 YTL’den sorumlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece 19.04.2011 tarihli celsede, bilirkişi raporunun hesaplamalarının karar vermeye yeterli görülmediğinden üçlü bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasına şeklindeki ara kararı üzerine hazırlanan 04.07.2011 tarihli 2. raporda ise davalıların nakit kredi yönünden 2.646.137,46 TL asıl alacaktan sorumlu oldukları yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkemenin ise nakit kredi yönünden 1. raporda belirtilen asıl alacak üzerinden hüküm kurduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; mahkemece yapılacak iş, sonradan alınan rapora itibar edilmeyecekse raporlar arasındaki çelişkiyi telif edecek nitelikte bilirkişi raporu alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir. Açıklanan bu husus gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.