Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2011/8230 E. 2012/1710 K. 08.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/8230
KARAR NO : 2012/1710
KARAR TARİHİ : 08.02.2012

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, mont üretiminde kullanılmak üzere davalıdan kumaş satın aldığını, ancak kumaşların ayıplı çıktığını ve ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğunu, bundan dolayı zarara uğradığını ileri sürerek 17.157,00 TL. Zarar bedelinin ihtarname tarihi 09.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin idare merkezinin …’nde olması sebebiyle … Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürerek yetki ilk itirazında bulunmuş, ayrıca, ayıp ihbarının süresi içinde yapılmadığını, müvekkilinin sattığı ürünün piyasada çanta ve bavul iç astarında kullanılması gereken bir ürün olduğunu, imal edilen ürün sahası dışında daha … ve mukavemet isteyen işlerde kullanılması halinde ayıptan değil ve fakat kullanım hatasından bahsedilebileceğini, mal ayıplı bile olsa davacının müvekkili ile arasındaki satım bedeli olan 3.000,00 TL.’nin talep edilebileceğini, açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre; davacı tarafın kendisine ayıplı olduğundan bahisle 31.12.2008 tarihinde iade edilen ürünlerle ilgili 06.02.2009 tarihinde davalıya ayıpla ilgili ihtarname gönderdiği, bu durumda davacının kendisine ayıplı olduğundan bahisle iade edilen ürünlerle ilgili 8 günlük süresi içinde muayene ve ihbar külfetini yerine getirmediği, bu nedenle ürünleri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı ve ayıptan dolayı alıcıya tanınan haklardan faydalanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyizi hükmün gerekçesine yöneliktir. Hüküm sonuç itibariyle davalının lehine olmakla birlikte gerekçesi aleyhine sonuç doğurabilecek nitelikteyse bu yönden temyizde hukuki yararı bulunmaktadır. Davalı savunmalarda davacıya satılan kumaşın çanta ve bavul iç astarında kullanılmak üzere üretildiğini, başka amaçlarla kullanılamayacağını belirterek kumaşların ayıplı olmadığını bildirmiştir. Nitekim bilirkişi raporunda dava konusu kumaşların mont üretimine elverişli olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda, mahkemece davacının kumaşları mont üretmek amacıyla satın aldığı ve davalı ile aralarındaki anlaşmanın bu yöne ilişkin olduğunu ve davalının da bu durumu bildiği yolundaki iddiasını öncelikle ispatla yükümlü olduğu gözetilmeksizin bu yönler bakımından araştırma ve inceleme yapılmadan ve kumaşların kullanım amacı üzerinde durulup tartışılmadan ayıplı olduğu kabul edilerek süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması, gerekçenin eksik incelemeye dayalı olması nedeniyle doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcı istek halinde iadesine 08.02.2012 gününde oy birliğiyle karar verildi.