Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2011/7597 E. 2012/349 K. 18.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7597
KARAR NO : 2012/349
KARAR TARİHİ : 18.01.2012

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne, yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan mal alıp karşılığında 10.05.2008 keşide tarihli 2.500 TL bedelli çek verdiğini, çek bedelinin 22.05.2008 tarihinde banka havalesi ile ödenmesine rağmen davalının çeki icra takibine konu ettiğini ileri sürerek çekten dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespitine, % 40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan aldığı çekin karşılıksız çıkması üzerine cari hesap alacağının 15.038,59 TL’ye çıktığını, davacının gönderdiği 2.500 TL’nin bu miktardan mahsup edildiğini, müvekkilinin herhangi bir açıklama yapmadan hesabına gönderilen parayı davacıdan olan herhangi bir alacaktan mahsup edebileceğini belirterek davanın reddini savunmuş, % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen 06.12.2010 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davacı tarafından yapılan ödemenin öncelikle muaccel hale gelen alacaktan mahsubunun yapılmasının gerektiği, ancak tarafların ticari kayıtlarına göre davacının borcuna karşılık dönem dönem çek verdiği, davacının ödemeyi yaparken çek bedeline ilişkin olduğunu açıkça belirtmediği, ancak davacının kayıtlarında ödemenin davaya konu çeke mahsuben yapıldığının belirtildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davaya konu çekten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan Aydın 2. İcra Müdürlüğü’nün 2008/7326 sayılı dosyasındaki 17.09.2008 tarihli haciz tutanağında davacı şirket yetkilisinin dava konusu borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, tutanak altını imzaladığı görülmüştür. Bu durumda mahkemece davacı şirket yetkilisinin haciz tutanağındaki bu beyanının davanın sonucuna etkisi üzerinde durulup tartışılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.