Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2011/5053 E. 2011/14691 K. 24.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/5053
KARAR NO : 2011/14691
KARAR TARİHİ : 24.11.2011

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Tarih : 09.12.2010
No : 127-333

Taraflar arasındaki menfi tespit, maddi, manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili; Mersin’de dersanecilik faaliyeti yürüten davacının 2006-2007 eğitim öğretim dönemi için davalı yayıncı kuruluş ile 20.05.2006 tarihinde her iki tarafında imzasını içeren bir sipariş formu düzenlendiğini, sipariş formunda yazılı kitap ve testlerin karşılığında 10 eşit taksitte ödenmek üzere 26.500,00 YTL’ye anlaştıklarını, ancak test ve kitapların bazılarının gönderilmediğini, gönderilenlerden de bir kısmının hatalı olduğunu, bu hususta önce telefon ve faksla bilgi verildiğini, sonrasında ise Mersin 5. Noterliği’nin 12/10/2006 tarih 34538 yevmiye numarası ile ihtarname çekildiğini, test ve kitapların eksik gönderilmesi ve hatalı basımı nedeniyle davacının Mersin ilinde itibar kaybettiğini, bazı öğrencilerin dersaneyi bıraktıklarını belirterek 1.000,00 YTL maddi tazminat, 20.000,00 YTL manevi tazminat ve davacının davalıya 15.900,00 YTL borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı ile davalı arasında 20.05.2006 tarihli sipariş formu ile 26.629,00 YTL bedelli, nitelikleri kararlaştırılan ürünlerin gönderilmesi hususunda anlaştıklarını, davalı tarafından sözleşme ile kararlaştırılan edimlerin sektörün çalışma tarzına uygun olarak ifa edildiğini, gönderilen ürünlerin ayıplı olmadığını, ayrıca iddia edilen ayıbın usulüne uygun tespit edilmediğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre davacının davalıdan aldığı faturalar karşılığında çeklerin verildiği, davacı tarafından da fatura içeriğindeki malların teslim alındığı hususunun kabul edildiği, böylelikle davacının davasını ispat edemediği, ayrıca davacının ayıplı ve eksik mal nedeniyle uğradığı zararı ispatlayacak delilleri sunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava konusu malların eksik ve ayıplı teslim edildiği iddiasında bulunmuş, davalı taraf ise malın tamamının teslim edildiğini ve malların ayıpsız olduğunu savunmuştur.
Açıklanan iddia ve savunma gözetildiğinde malın ayıplı olduğu iddiasının davacı yanca, malın tam olarak teslim edildiği savunmasının ise davalı tarafça kanıtlanması gerekir.
Mahkemece yargılama aşamasında iki farklı bilirkişiden ticari defterler ve ayıp konusunda rapor alınmış ise de, alınan raporlar yeterli inceleme ve açıklamayı içermediği gibi Yargıtay denetimine imkan verecek nitelikte de değildir.
Hal böyle olunca mahkemece yapılması gereken iş yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda taraf delilleri toplanarak konusunda uzman bilirkişi kurulundan Yargıtay denetimine imkan verecek nitelikte yeni bir rapor alınarak varılacak sonuca göre karar vermektir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.