Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2011/4407 E. 2011/14941 K. 29.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4407
KARAR NO : 2011/14941
KARAR TARİHİ : 29.11.2011

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarih : 02.11.2010

Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin … Yatçılık Ltd.Şti.’ni işlettiğini, yatları için davalıdan yakıt aldığını, alınan yakıtlar için davalıya 26.500 TL bedelli 16.09.2008 vadeli bonoyu verdiğini bonodan kaynaklanan bu borcun 17.750 TL.’lik bölümünün 12.09.2008 tarihli çekle ödendiğini, 22.09.2008 tarihinde de 6.250 TL ödendiğini, davalıya bakiye 2.500 TL borç kalmasına rağmen davalının söz konusu bonoyu dayanak göstererek 12.500 TL asıl alacak üzerinden icra takibine giriştiğini, ticari itibarın zedelenmemesi için icra dosya borcunun ödendiğini, fazla ödenen miktarın istirdatı için bu davanın açıldığını ileri sürerek 13.000 TL.’ nin 19.12.2008 ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının %40 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takibin dayanağı bononun iddia edildiği gibi şirket borcuna istinaden verilmediğini, davacının ödünç aldığı para nedeniyle verildiğini, bu borç için davacının 14.000 TL ödeme yaptığını, bakiye alacak için icra takibine girişildiğini belirterek davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, her ne kadar davalı taraf ödemelerin davacının şirket borcuna değil şahsi borcuna ilişkin olduğun belirtmiş ise de; davalı tarafın ödenen paraları kabul ettiği ancak sebebini reddettiği bu hali ile bağlantısız birleşik ikrarda bulunduğu, ödeme sebebinin ispat külfetinin davalı taraf üzerinde olduğu, davalı tarafın defterleri üzerinde yapılan incelemede davacı tarafa borç verdiğini gösterir bir ibarenin ve kaydın olmadığı ayrıca davalı tarafın bu iddiasını kanıtlar yazılı bir delil ibraz edemediği, davalı tarafın mükerrer tahsilat yaptığı ve kötüniyetle hareket ettiği gerekçeleri ile davanın kabulüne, 13.000 TL.’nin 19.12.2008 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafın %40 tazminat talebinin kabulü ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı borçlu haciz sırasında tutulan icra dosyası içinde bulunan 22.11.2008 tarihli haciz tutanağına geçirilen imzası ile tasdik ettiği beyanında; “Toplam 15.609.81 TL olan borcunun tamamını tek kalemde 20.12.2008’de ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum” demek suretiyle dava konusu borcu kabul ve taahhüt etmiştir. Kabul beyanının yer aldığı tutanak ihtiyati haciz tutanağı olmadığından söz konusu beyanın manevi cebir altında verildiği kabul edilemez. Bu durumda mahkemece davacının haciz tutanağındaki borcu kabul beyanı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına peşin harcın istek halinde iadesine, 29.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.