Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2011/2489 E. 2011/11577 K. 28.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2489
KARAR NO : 2011/11577
KARAR TARİHİ : 28.09.2011

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı menfi tespit-itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın reddine karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka ile yapılan genel ticari krediye ilişkin sözleşmede kefil olduğunu, müvekkiline 2007 yılında tarihsiz bir adet Genel Kredi Sözleşmesi, iki adet kredi limit artırım evrakı, tapu sicil müdürünce boş şekilde imzalanmış 1 adet ipotek tesis evrakının boş olarak imzalattırıldığı, 30.04.2007 tarihinde imzalanan 25.000 TL bedelli kredinin sözleşme süresi içerisinde asıl borçlu tarafından ödendiğini, 10.04.2009 tarihinde davalı bankanın müvekkiline ihbarname göndererek asıl borçluya ait kredi borcunu kefil sıfatıyla ödemesini istediğini, taşınmazı üzerinde ipotek bulunduğunun bildirildiğini, müvekkilinin böyle bir krediyle ilgisinin bulunmadığını belirterek 5.4.2006 tarihli kredi sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayalı olarak yapılan takipler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, müvekkilinin kredi sözleşmesinde kefil olması nedeniyle davalı bankanın yaptığı icra takibi sırasında borcu ödediğini, icra dosyası ile ilişkili ipotekli gayrimenkulü temlik aldığını ve asıl borçlu ile diğer kefil … hakkında icra takibi başlattığını, yapılan takibe itiraz edildiğini savunarak menfi tespit davasının reddini istemiş, davacı-karşı davalının takibe itirazının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 5.4.2006 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde kefil olarak yer aldığını ve taşınmazını kredi teminatı olarak ipotek verdiğini, tüm borçluların imzası alınarak kredi vadesinin yenilendiğini, borcun ödenmemesi üzerine asıl borçlu ve davacı kefil hakkında icra takibi yapıldığını, haciz işlemleri devam ederken müvekkilinin krediyi tüm fer’ileriyle birlikte …’e devir ve temlik ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının açığa imzanın aradaki anlaşmaya aykırı olarak kullanıldığını ispatlayamadığı gibi borçlu olmadığını ya da borcun ödendiğini İİK’nun 68.maddesinde belirtilen belgelerle ispatlayamadığı, davacının fiilen imza attıktan sonra kredi sözleşmesinden sorumluluğunun doğacağı, davacı hakkında bu borç nedeniyle 10.04.2009 tarihinde ihbarnamenin gönderildiği, sorumluluğun başlangıç tarihinin imza tarihinden sonraki tarihe ait olduğu, tarih konusunun sadece faiz hesabı açısından davacı aleyhine sonuç doğurabileceği, davacının ise bu hususta bir itirazının bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı-davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 28.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.