Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2011/16252 E. 2012/9296 K. 31.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/16252
KARAR NO : 2012/9296
KARAR TARİHİ : 31.05.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacılar vekili, davalıya ait depoyu, dava dışı….’nun kiraladığını, kira sonunda yapılan hesaplama neticesinde kira borcu olarak 15.02.2005 tanzim ve 10.04.2005 vade tarihli 23.500 TL bedelli senedin müvekkilleri tarafından davalıya verildiğini, aynı gün müvekkillerinden … ile davalının senedin ödenmesi ile ilgili yeni bir anlaşma yaptıklarını, anlaşma uyarınca davalının deposunda bulunan davacıya ait sayımı yapılarak tespit edilen 75.000 TL değerindeki malların senet borcundan düşülmek üzere satış yetkisinin davalıya verildiğini, senedin teminat senedi olduğu sözleşmeye yazılmasına rağmen davalının senedi icra takibine koyduğunu, davalının depodaki maldan satış yapmasına rağmen satış miktarını müvekkiline bildirmediğini, sözleşmeye aykırı davrandığını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti ile senedin iptaline ve lehlerine tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkilinin davacılardan davaya konu bono nedeniyle alacaklı olup, bono vadesinde ödenmeyince icra takibine konulduğunu, bono ile ilgili yanlar arasında düzenlenen 15.02.2005 tarihli protokole müvekkilinin bilgisi ve onayı dışında “senet teminattır” sözü ile “75.000 YTL” miktarının sonradan, başka bir kalem ve yazı biçimi ile eklendiğini, davacılar hakkındaki eylem nedeniyle savcılığa şikayette bulunduklarını, ayrıca kambiyo senedinin ön yüzünde teminat senedidir ibaresinin bulunmasının kambiyo senedi vasfına ve bu senetlere mahsus yolla takip yapılmasına engel teşkil etmeyeceğini, bu nedenle davacı yanın bononun teminat olarak verildiği yönündeki iddianın asılsız olup, teminat olarak verilmiş olmasının icra takibine engel olmadığını, malların senet bedelini karşılamadığını ve çürümekte olduğunu savunarak davanın reddi ile tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre teminat ve 75.000,00 TL ibarelerinin tarafların imzasını taşıyan protokole sonradan eklendiği, bu ibareler çıkarıldığında yapılan tespitte dikkate alınarak davaya konu senet bedeline mahsuben davalıya depodaki malların satış yetkisi verildiği, depodaki malların tamamının davacı …’ye ait olduğu, depodaki malların 9.400,00 TL değerinde olup davalı tarafın depoda tespiti yapılan mallar haricinde mal sattığına ilişkin davacı tarafça usulüne uygun delil sunulamadığı, davalı tarafın turşuların gerekli bakımını yapmayarak çürümesine yol açtığı iddialarının da kanıtlanamadığı, protokol gereği davacı …’in davalıya icraya konu
bono karşılığında 9.400,00 TL bedelli turşuların satış yetkisinin verildiği, davalı tarafça bu satışların gerçekleştirilmediği, davalının daha fazla turşu teslim aldığını veya depoda tespiti yapılan turşular haricinde turşu sattığına ilişkin aleyhine bir kanaat edinilemediği, bu sebeple dava konusu 23.500,00 TL değerindeki bononun, tespiti yapılan turşu bedeli olan 9.400,00 TL’lik kısmından davacıların borçlu olmadıkları, tazminat talebinin koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya konu 15.02.2005 tarihli protokolde tahrifat yapılmak suretiyle “senet teminattır” ve “75.000 YTL” ibarelerinin ilave edildiği kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğu gibi mahkemenin de kabulündedir. Ayrıca davacıların borçlu, davalının alacaklı olduğu 15.02.2005 tanzim ve 12.04.2005 ödeme tarihli 23.500 TL bedelli senetten mahsup edilmek üzere satış yetkisi davalıya verilen ve davalının deposunda bulunan turşuların 9.400 TL değerinde olup, tespiti yapılan bu miktar turşu haricinde mal olduğu ve davalının turşuların bakımını yapmayarak çürümesine yol açtığı iddiasının da kanıtlanamadığı alınan bilirkişi raporları ile saptanmıştır. Yargılama sırasında davalının talebi üzerine turşuların imhasına karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, davalı yanın davalıya kira borcuna karşılık verdiği senetle ilgili bir ödemesi bulunmadığı gözden kaçırılarak yazılı biçimde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 31.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.