Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2011/14414 E. 2011/15800 K. 14.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/14414
KARAR NO : 2011/15800
KARAR TARİHİ : 14.12.2011

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itirazın incelenmesi sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde ihtiyati haciz isteyen vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

İhtiyati haciz talep eden vekili, karşı tarafa satılan malların bedelinin ödenmediğini belirterek ihtiyati haciz isteminde bulunmuş, talep uygun görülerek mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmiştir.
İhtiyati hacze itiraz eden vekili, satılan camların ayıplı olduğunu ve binanın tamamlanmasından sonra ayıpların çıkmaya başladığını belirterek ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, ihtiyati hacze karar verilen alacağa konu malların ayıplı olduğunun iddia edilmiş olması, ayıbın varlığı halinde ödenen bedelin iadesi veya tenzilinin gerekebileceği, alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle, ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 258,I hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin “alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bununla birlikte, özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir (HUMK m.288 vd.; HMK m.200). Diğer hukukî himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasanın 2’nci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin bir gereği olarak, bireylere etkin hukukî himaye sağlamaktır. İhtiyati haciz yargılamasında, etkin hukukî himaye sağlamak, bunu sağlarken mümkün olduğunca çabuk ve seri hareket etme gerekliliği, usul kurallarına göre maddi hukuka dayanan hakkın araştırılmasından önce gelir . Maddi hukuka göre kimin haklı kimin haksız olduğu, İcra ve İflâs Kanunu’nun 264’üncü maddesi çerçevesinde itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası çerçevesinde ya da açılacak bir menfi tespit veya istirdat davası sırasında incelenerek sonuçlandırılacaktır. Ayrıca, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için “alacağın yargılamayı gerektirmemesi” şeklinde bir koşul kanunda öngörülmemiştir. Aksine, ihtiyati hacze konu her alacağın, kural olarak İİK’nın 264’üncü maddesi kapsamında “yargılamayı gerektirmesi” olasılığı, kanunda açıkça kabul edilmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; ihtiyati haciz isteyen vekilinin talebine dayanak yaptığı anlaşılan 31.12.2010 tarihli teyitli cari hesap ekstresi (hesap mutabakatı), faturalar ve irsaliyelere istinaden alacağın varlığına ve muaccel olduğuna kanaat getirilmek suretiyle ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İcra ve İflâs Kanunu’nun m.265,I’e göre, “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata … itiraz edebilir.” Bu hükümle muterizin hangi nedenlerle ihtiyati hacze itiraz edebileceği belirtilmiş olup, somut olay bakımından itiraz sebebi olarak ileri sürülen hususlar, İcra ve İflâs Kanunu’nun 265’nci maddesinde kapsamında sınırlı olarak belirtilen itiraz sebeplerinden olmayıp, aynı Kanun’un 264’üncü maddesinde düzenlenen ihtiyati haczi tamamlayan merasim veya menfi tespit davası sırasında incelenebilecek nitelikte bulunduğundan, mahkemece itirazın reddine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle ihtiyati haciz isteyen vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek hâlinde iadesine, 14.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.