YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/11164
KARAR NO : 2011/16145
KARAR TARİHİ : 19.12.2011
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vek. Av. … gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davalı vekili, davaya konu fatura bedellerinin düzenlenen senetler ve banka dekontları ile ödendiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının 2006, 2007, 2008 yıllarında düzenlediği satış faturalarının davalı defterinde alış faturası olarak kayıtlı olduğu, ancak ödeme ve tahsilat kayıtlarının birbirini tutmadığı, aradaki farkın 39.642 TL olduğu belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Somut olayda davalı taraf ödeme savunmasında bulunmuş olup, bazı kıymetli evraklar ile banka dekontları ibraz etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalının birtakım ödemeler yaptığı tespit edilmiş ise de bu ödemelerin dava konusu faturalara ilişkin olmayıp, daha önce verilen kıymetli evraklardan kaynaklanan borçlara karşılık yapıldığı yönünde görüş bildirilmiştir. Ancak bu görüşün gerekçeleri Yargıtay denetimine elverişli olmayıp, yeterli ayrıntıyı içermemektedir. Ayrıca, her iki tarafın defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığı yönündeki tespit karşısında, ticari defterlerin ancak bu defterleri tutanların aleyhine delil teşkil edebileceği, lehlerine delil teşkil etmeyeceği de gözetilmelidir. Mahkemece bu açıklamalar çerçevesinde konusunda uzman bir bilirkişi veya bilirkişi kurulundan, yeterli araştırma ve incelemeyi içerecek ve Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde yeniden rapor alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bilirkişi raporunun son paragrafında takip tarihinden sonra 2009 Ocak ve Şubat aylarında davalı tarafından İcra Dairesine yapılan toplam 3.600. TL’nin kısmi ödeme sayılarak işlemiş faiz tutarından düşülmesi ve kalan tutarın da asıl alacak miktarından indirilmesi yönünde görüş bildirilmiş olup, mahkemece davalının icra takibinden sonra yaptığı 3.600. TL’lik ödemenin alacak miktarından düşülmesinin icra aşamasında göz önünde bulundurulması gerektiğinden bahisle bu ödeme alacak tutarının tespitinde dikkate alınmamış olup, hükmedilen alacak belirlenirken tenzil edilmemiştir. Ne var ki görülmekte olan dava itirazın iptali davası olmayıp, alacak davasıdır. Öte yandan icra takip dosyasının da işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Dava tarihi 15.3.2010 olup, davalının yaptığı ödemelerden sonra dava açılmıştır. Bu durumda mahkemece her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre hükme bağlanacağı gözetilmeden, dava tarihinden önce davalı tarafın yapmış olduğu ödemelerin hüküm verilirken dikkate alınmaması isabetsizdir.
3- Davalı vekili cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olup, ödeme savunmasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olduğundan, davalı tarafa yemin hakkı hatırlatılmadan yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 825,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.