Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/879 E. 2010/11308 K. 14.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/879
KARAR NO : 2010/11308
KARAR TARİHİ : 14.10.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, davalının müvekkili şirketten kiraladığı uluslararası data devreleri üzerinden özel bir santral yardımıyla İstanbul’un çok farklı bölgelerinden şahıs ve firmalara milletlerarası görüşmeler yaptırdığını ve İstanbul’un değişik yerlerindeki şirket ve şahıslarla özel bir bağlantı kurularak çalışıldığını, kendi abonelerine şifreler vererek organizasyon kurduğunu, yurt dışından aramaları data hatları üzerinden yaptırdığını, 406 sayılı Yasa ve Sözleşmelere aykırı faaliyette bulunup, müvekkili şirketi zarara uğrattığını iddia ederek 120.649.357,17 YTL alacağın 1.8.2004 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, mülkiyeti davacı şirkete ait telekomünikasyon alt yapısına davalı şirketin müdahalesinin men’ine ve muarazanın giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, Telekom AŞ.’nin sahip olduğu tekel hakkının 31.12.2003 tarihi itibariyle sona erdiğini, bu nedenle davacının tekel hakkına dayanarak dava açma hakkının bulunmadığını, firmalarının uzak mesafe telefon hizmetlerini gerçekleştirmeye yetkisi olduğunu, bu hizmeti yerine getirebilmesi için Telekomünikasyon Kurumundan TR-02-UMTH-023 numaralı 17.05.2004 tarihinden itibaren 15 yıl süre ile geçerli olmak üzere telekomünikasyon ruhsatı alındığını ve bu ruhsat gereği olarak hizmetleri sağlıklı bir şekilde ifa edebilmek için davacı şirketle 21.09.2004 tarihinde ara bağlantı sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin almış olduğu ruhsat neticesinde ve imzalamış olduğu ara bağlantı sözleşmesi uyarınca hareket ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve 30.05.2008 tarihli bilirikişi raporuna göre davalının Türk Telekom AŞ.’den kiralamış olduğu lokal ya da uluslararası devreler üzerinden üçüncü kişilere ses iletişimi yaptırdığı, incelenen CDdeki dökümler neticesi dava dosyasındaki kontör ve süre değerlerinden farklı değerlerin tespit edildiği, davacının belirttiği tabloda Kasım 2004, Aralık 2004 ve Ocak 2005 aylarına ilişkin süreler yerine kontör değerleri ve kontör değerlerine ise süreler yazılmak suretiyle yanlışlık yapıldığı, davacının talep edebileceği miktarın 34.639,25 YTL olup, davacı tarafın tekel hakkı kaldırılmış olduğundan diğer istekleri hakkında bir karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Dava konusu uyuşmazlığın çözümü açısından yargılama sırasında iki ayrı bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. İlk raporda, konuşma detaylarının belirlenmesi için data hatlarının sürekli dinlenip, kayıt altına alınması gerektiği, bu durumun teknik olarak mümkün bulunmadığı gibi kişiler arasındaki konuşmaların dinlenip, kayda alınmasının 5237 sayılı TCK.md.133’e aykırılık teşkil ettiği belirtilerek, sunulan santral kayıtlarındaki sürelere göre hesaplama yapıp, davacı talebinin yerinde olduğunu belirtmişlerdir. Davalı vekilinin bu rapora itirazı üzerine alınan ve hükme dayanak yapılan ikinci raporda ise davacı alacağı 34.639,25 YTL olarak belirlenmiştir. Raporlar arasında çelişki doğmuştur.
Mahkemece söz konusu raporlar arasındaki çelişki giderilmeden tarafların hükme esas alınan rapora yönelik itirazları ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davacının davalıdan bu miktarı isteyip isteyemeyeceği değerlendirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.10. 2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.