YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6996
KARAR NO : 2010/14395
KARAR TARİHİ : 15.12.2010
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Tarih : 17.12.2009
Nosu : 529-780
Taraflar arasındaki ayıplı aracın değiştirilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av…. ile davalı vek.Av. … ‘ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı şirket vekili müvekkilinin davalıdan 6.9.2005 tarihinde bir adet araç aldığını ve aracın arıza yapması sonucunda 20.2.2007 ile 12.6.2007 tarihleri arasında yedi kez servise bırakıldığını; sıklıkla motor ikaz ışığının yandığını, aracın çalışmadığını ve seyir halinde stop ettiğini, tamir girişimlerinin başarısız olduğunu ileri sürerek aracın iadesine ve infaz tarihindeki yeni modeli ile değiştirilmesine, olmadığı takdirde fatura bedelinin ihtarnameden itibaren işleyecek reeskont faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili aracın satıcısı olmadıklarını ve davanın kendilerine yöneltilemeyeceğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 25 inci maddesinde gösterilen zamanaşımı sürelerinin geçtiğini; davacının tacir olduğunu ve tüketicilere tanınan 30 günlük tamir süresine ilişkin imkandan yararlanamayacağını, iddiaların teknik verilere dayanmadığını, davacının EN 228 standardına uygun benzin kullanmaması nedeniyle belirtilen arızanın meydana geldiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre aracın onarımının mümkün olduğu ve değiştirilmesinin gerekmediği, ancak oluşan değer farkı tutarı 6.000,-TL.nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle Borçlar Kanunu’nun 202 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre halin icabının feshi haklı göstermemesi durumunda, semenin tenziline karar verilebileceği konusunda hakime tanınan takdir yetkisinin kullanılmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı yararına hükmolunan değer 6.000,-TL iken, lehine 7.200,-TL vekalet ücreti takdir edilmesi hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne aykırıdır. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yerel mahkemenin hüküm fıkrasının 4 numaralı bendindeki 7.200,-TL olarak belirlenen rakamın “720,-TL” olarak düzeltilmesine ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/VII nci maddesi uyarınca hükmün düzeltilmiş bu haliyle onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda 1 sayılı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 sayılı bentte açıklanan nedenle yerel mahkemenin hüküm fıkrasının 4 numaralı bendindeki 7.200,-TL olarak belirlenen rakamın “720,-TL” olarak düzeltilmesine ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/VII nci maddesi uyarınca hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı şirket yararına hükmolunan 825,-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 15.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.