Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/6977 E. 2010/14361 K. 15.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6977
KARAR NO : 2010/14361
KARAR TARİHİ : 15.12.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Tarih : 15.4.2010
No : 492-151

Davacı vekili tarafından hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahiller …, Yapı Kredi Bankası AŞ ve Akbank AŞ vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –

İflasın ertelenmesi talebinde bulunan vekili, uzun yıllar … Holding’in … distribütörlüğünü yaptığını, 2006 yılında anılan şirketin …’daki zincir marketlere doğrudan satış yapması nedeniyle müvekkili şirketin ilk kez zarar etmeye başladığı ve ardından distribütörlük anlaşmasının sonlandırıldığı, başka faaliyet alanında leasing yoluyla yatırım yaparak ticari hayatını sürdürdüğü, ancak bu süreçte borca batık hale geldiği belirtilerek müvekkili şirketin iflasının bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dilekçi şirketin borca batık olduğu, bilirkişi kurulunun raporlarına göre projenin ciddi ve inandırıcı olup, iyileştirme projesinde öngörülen tedbirlerin uygulanmasıyla mali durumunun iyileşebileceği belirtilerek iflasının bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiş, hüküm müdahiller Ing Bank, Yapı Kredi Bankası ve Akbank vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin malî durumunun ıslahının mümkün olması hâlinde o şirketin iflâsının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile malî durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Zira önerilen iyileştirme tedbirlerinin şirketin malî durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulması icap etmektedir.
Hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında, şirketin borca batık olduğu, iyileştirme projesinde sermaye artırımı öngörülmesine rağmen bu konuda somut bir gelişme olmadığı, arsa üzerine fabrika kurularak gelir sağlanmasının varsayıma dayalı bir tedbir olduğu, geçmiş üç yıl dikkate alındığında 3.226.970. TL kâr elde etme potansiyelinin bulunduğu, fakat satış maliyetlerinin ve faaliyet giderlerinin yüksek olması, kısa vadeli borçlanma gideri ile olağan dışı giderin fazla olması nedeniyle zarar ettiği, 2009 yılı ilk altı ayının zararının 68.757.TL’ye ulaştığı, bu nedenle yüksek satış oranının kâra dönüşmediği, bu giderlerin kısılması hâlinde kâra geçebileceği belirtilmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınarak dilekçi şirketin iflâsının ertelenmesine karar verilmiştir.
İyileştirme projesinde öngörülen somut tedbirlerden sermaye artışı konusunda bir gelişme olmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Öte yandan yüksek satış oranının kâra dönüşmesini engelleyen satış maliyetlerinin ve faaliyet giderlerinin yüksekliği, kısa vadeli borçlanma gideri ile olağan dışı giderin fazlalığı gibi yapısal sorunların nasıl giderileceği yönünde bilirkişi raporunda yeterli ve denetime elverişli bir açıklama yer almamakta olup, bu nedenle söz konusu rapor genel ve soyut niteliktedir.
O hâlde mahkemece yapılacak iş, yukarıda yapılan açıklamalar ve bilirkişi raporuna yönelik itirazlar çerçevesinde konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermekten ibaret olup, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2- Şirket ortağının şirketin borcunu temin amacıyla verdiği ipotek, üçüncü kişinin vermiş olduğu ipotek niteliğinde olduğundan, tedbir yoluyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip sırasında satışın durdurulmasına karar verilemez. Bu husus gözetilmeden 7.5.2010 tarihli tedbir kararı ile şirket ortağının maliki olduğu taşınmazın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip sırasında satışının durdurulmasına hükmedilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle müdahiller vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek hâlinde iadesine, 15.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.