Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/6221 E. 2011/792 K. 27.01.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6221
KARAR NO : 2011/792
KARAR TARİHİ : 27.01.2011

Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı, davalının icra takibine koyduğu senedi kefil olarak imzaladığını, aval verene müracaat için protesto şart olup, dava konusu bononun protesto edilmediğini bu nedenle aleyhine yapılan takibin yasal dayanağının bulunmadığını, davalının kötüniyetli olduğunu iddia ederek borçlu olmadığının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, mal alım satımı nedeniyle dava konusu bononun düzenlendiğini, senedin matbu olması nedeniyle kefil ibaresinin yazılı olduğunu, davacının asıl borçlu olduğunu, keşideci ve kefiline protesto zorunluluğu bulunmadığını savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata hükmolunmasını istemiştir.
Mahkemece TTK’nun 626.maddesindeki süre ve şartlarda senedin keşidecisinin protesto olunmasının zorunlu olup aksi halde TTK’nun 642.maddesi gereği hamil, keşideci dışındaki müracaat borçlularına karşı sahip olduğu müracaat hakkını kaybedeceği, somut olayda davalının senet asıl borçlusuna protesto çekilmeden sadece davacı aleyhine icra takibi başlatmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava konusu senette aval veren durumundadır. TTK’nun 614/1.maddesi uyarınca “aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmişse tıpkı onun gibi mes’ul olur”, 614/2 maddesinde ise “aval veren kimsenin temin ettiği borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa dahi aval verenin taahhüdü muteberdir” hükmü yer almaktadır. Keşideciye karşı her zaman talepte bulunulması mümkün olup, anılan yasa hükmü uyarınca aval veren kimse de keşideci için taahhüt altına girdiğinden tıpkı onun gibi sorumlu olduğu gözetilmeden mahkemece somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.1.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.