Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/5349 E. 2011/166 K. 17.01.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/5349
KARAR NO : 2011/166
KARAR TARİHİ : 17.01.2011

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili banka ile davalılar arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığını, borcun ödenmemesi nedeniyle başlatılan takibin davalıların itirazı üzerine durduğunu bildirerek itirazın iptaline, takibin devamına, %40 tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davalı …’in sözleşmede borçlu veya kefil sıfatıyla imzası bulunamadığından …’e husumet yöneltilemeyeceğini, davacı bankaya herhangi bir borçlarının bulunmadığını, talep edilen faizin fahiş olduğunu bildirerek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki sözleşme gereğince temerrüt tarihinde fiilen uygulanmakta olan yıllık %71,40 oranındaki akdi faiz oranının 2 katı fazlası yıllık %142,80 oranı üzerinden temerrüt faizi uygulanması gerektiği, asıl alacağa takip tarihinden 4822 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 14.06.2003 tarihine kadar %142,80 temerrüt faizi, bu tarihten 5464 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 01.03.2006 tarihine kadar %92.82 oranında, 01.03.2006 tarihinden sonra 5464 sayılı yasanın 26.maddesi gereğince temerrüt faizi yürütülmesi gerektiği, davalılarca 15.07.2003 tarihinde yapılan 1.730.-TL ödemenin infazda icra memurluğunca nazara alınarak mahsubunun yapılması gerektiği gerekçeleriyle tahsilde tekerrür olmamak üzere takibin 11.661.86.- TLasıl alacağa takip tarihinden 4822 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 14.06.2003 tarihine kadar yıllık %142,80 temerrüt faizi ve %5 gider vergisi, 14.06.2003 tarihinden 5464 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 01.03.2006 tarihine kadar %92,02 temerrüt faizi, %5 gider vergisi, 01.03.2006 tarihinden tahsil tarihine kadar 5464 sayılı yasanın 26.maddesi gereğince TCMB’nca yayınlanan azami akdi ve gecikme faiz oranları üzerinden temerrüt faiz ve %5 gider vergisi yürütülerek ve talepnamedeki diğer koşullarla devamına, fazla istemin reddine,
davalılarca 15.07.2003 tarihinde yapılan 1.730.-TL ödemenin infazda icra memurluğunca nazara alınarak mahsubuna karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki kredi kartı üyelik sözleşmesinin 11.maddesinde temerrüt faizi olarak “Bankaca uygulanan cari faiz oranının 2 katı” oranında hesaplama yapılacağı öngörülmüştür. Sözleşme 2000 yılında imzalanmıştır. 06.03.2003 tarih ve 4822 sayılı yasa ile 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Yasaya eklenen 10/A maddesi yollamasıyla aynı yasanın 10/f maddesi uyarınca kredi kartı borçlarında uygulanacak temerrüt faizi oranına sınırlama getirilmiş, daha sonra yürürlüğe giren 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 26. maddesinde de kredi kartı borçlarına uygulanacak akdi ve temerrüt faiz oranları hakkında yeni bir düzenlemeye yer verilmiştir. Anılan kanun hükümlerinin yürürlüğe girmesinden önceki dönemlerde kredi kartı borçları yönünden taraflar serbestçe temerrüt faizini kararlaştırabileceklerinden dava konusu icra takibinin konusunu oluşturan harcamaların hangi dönemlere ilişkin harcamalar olduğu davacıya açıklattırılıp o harcamalarla ilgili hesap ekstrelerinde davacı bankanın uygulamış olduğu cari temerrüt faiz oranları gözetilmek suretiyle faiz hesabı yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönler araştırılmadan dosyaya sunulmuş olan hesap ekstrelerinde farklı temerrüt faiz oranları yer aldığı halde bunlardan düşük olanı üzerinden faiz hesaplaması yapan ve daha yüksek oranda temerrüt faizini içeren hesap ekstrelerini neden dikkate almadığı hususunda herhangi bir açıklamaya da yer vermeyen bilirkişi raporunun hükme esas alınması ve eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 17.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.