Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/4939 E. 2010/8891 K. 14.07.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/4939
KARAR NO : 2010/8891
KARAR TARİHİ : 14.07.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Davacı vekilince hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesinin uzatılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekkili şirket hakkında 25.03.2005 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle iflasın ertelenmesine karar verildiğini, bu sürenin mahkemenin 23.06.2006 tarihli kararıyla 1 yıl süreyle uzatıldığın, bu süre içinde iyileştirme projesinin kayyım denetiminde uygulandığını, şirketin faaliyetlerine başarıyla devam ettiğini, alacaklılarla borcun sabitlenmesi amacıyla anlaşmalar yapıldığını, yüksek meblağlı borçların önemli bir kısmının ödendiğini belirterek, iflasın ertelenmesinin 2.kez 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, iflasın ertelenmesi için yeni kaynakların bulunması gerektiği, sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen şirketin projesinin ciddi ve inandırıcı olarak kabul edilemeyeceği, bilirkişi raporundaki tespitlere göre, yanlış hesaplamalar nedeniyle şirketin faiz borcunun artarak devam ettiği, iflas erteleme koşullarını yitirdiği belirtilerek iflasın ertelenmesinin 1 yıl süreyle uzatılmasına ilişkin talebin reddine, şirketin iflasına hükmedilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin malî durumunun ıslahının mümkün olması hâlinde o şirketin iflâsının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Mahkemece, verilen iflâsın ertelenmesi kararı bir yıl uzatılmış olup, davacı vekili iflas erteleme kararının ikinci kez uzatılmasını talep etmiştir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bunun için malî durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje ile iflâs erteleme süresince iyileştirme projesinin hangi oranda başarılı sonuçlar verdiği konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak bir sonuca gidilmelidir. Zira önerilen iyileştirme tedbirlerinin şirketin malî durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi özel bir bilgiyi gerektirdiğinden, bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulması icabetmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; iflâsın ertelenmesinin devamının iflâsı geciktirmekten başka bir işe yaramayacağı belirtilmiş, mahkemece bu bilirkişi raporuna istinaden şirketin iflâsına karar verilmiştir.
Şirketin iflâsına karar verilebilmesi için öncelikle borca batık olup olmadığının tespiti gereklidir. Bilirkişi raporunda şirketin hâlen borca batık olduğu belirtilmiş ise de iflas erteleme talebinde bulunan vekilinin kayyım raporuyla da teyit edilen itirazında şirketin ortaklara borcunun bilirkişi tarafından iki kez yazılması sonucunda şirketin borca batık göründüğü, aslında şirketin borca batıklıktan çıktığı belirtilmiştir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak bilirkişi raporuna yönelik itirazların değerlendirilmesi amacıyla ek rapor ya da konusunda uzman bir heyetten yeniden rapor alınıp, rayiç değerlere göre şirketin borca batık olup olmadığının tespiti ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek hâlinde iadesine, 14.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.