YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/4453
KARAR NO : 2010/5925
KARAR TARİHİ : 12.05.2010
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Davacı tarafından hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahiller Yapı ve Kredi Bankası, Laferge Aslan Çimento A.Ş ve İş Finansal Kiralama A.Ş.vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, grup şirketleri olan müvekkillerinin küresel mali kriz nedeniyle borca batık hale geldiğini, sunulan iyileştirme projesinde uygulanması öngörülen tedbirlerle şirketlerin ıslahının mümkün olduğunu belirterek her üç davacı şirketin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacıların aktifinde yer alan demirbaş ve stoklarının piyasa fiyatı üzerinden belirlenen rayiç değerlere göre borca batık olduğunun saptandığı, bilirkişi ve kayyım raporlarına göre iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olduğu belirtilerek, davacı şirketlerin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiş, hüküm müdahiller Yapı ve Kredi Bankası A.Ş, Laferge Aslan Çimento A.Ş. ve İş Finansal Kiralama A.Ş.vekillerince temiyz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, müdahil vekillerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin malî durumunun ıslahının mümkün olması hâlinde o şirketin iflâsının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Böyle bir talep üzerine mahkemece bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.
Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile malî durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bir sonuca gidilmelidir. Zira önerilen iyileştirme tedbirlerinin şirketin malî durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi özel bir bilgiyi gerektirdiğinden, bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulması icap etmektedir. Hükme esas alınan son heyet raporunda; her üç şirkete yönelik olarak ortaklar kurulu kararına göre ortakların, şirketlere dış finansman sağlamak amacıyla verilen borç paraların şirketlerin mevcut sermaye yapısını korur vaziyete geldiklerinde sermaye artışı olarak şirkete bırakmayı gayri kabili rücu kabul ve taahhüt ettikleri, sermaye niteliğindeki bu kaynağın şirketlerin mevcut varlık ve kaynak dengesini rahatlatacağı, net işletme sermayesinde olumlu bir tablo oluşturduğu ve projenin ciddi ve inandırıcı hale geldiği yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece bu rapor hükme esas alınarak iflasın ertelenmesine karar verilmiştir.
Ancak davacı şirketlerin borca batıklık miktarları ile ortaklar kararına istinaden sağlandığı belirtilen dış finansman desteğinin miktarları karşılaştırıldığından, karar tarihi itibarıyla davacı şirketlerin borca batıklıktan kurtulup, kurtulmadıklarının incelenmesi zorunludur. Öte yandan ortaklarca sağlanan finansman desteğinin kaydi nitelikte olduğu yönündeki müdahil itirazları da incelenerek, anılan dış kaynağın davacı şirketler açısından nakit girişi şeklinde olup olmadığı üzerinde durulup, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve bu konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir. Bu yönler gözetilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) numaralı nedenden dolayı temyiz eden müdahiller vekillerinin temyiz itirazlarının oyçokluğuyla reddine, (2) numaralı nedenden dolayı temyiz itirazlarının oybirliği ile kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek hâlinde iadesine, 12.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
-K A R Ş I O Y Y A Z I S I –
İflasın ertelenmesini isteyen şirketler ayrı tüzel kişiliği bulunan alacaklıları, borçluları farklı olan şirketlerdir. Bu şirketlerin aynı gruba dahil olmaları veya bir alacaklıya asaleten yada kefaleten borçlu olmaları iflasın ertelenmesi talebinde birlikte bulunabileceklerine gerekçe yapılamaz.
Şirketler arasında talep konusu bakımından bir teselsül bulunmadığı gibi iflasın ertelenmesi talebinin her biri için aynı sebepten doğduğu da kabul edilemez. Çünkü, her bir şirketin bilançolarındaki aktif ve pasif kalemleri, buna bağlı olarak alacaklıları, borçluları farklıdır.
Talepte bulunan şirketlerin durumlarının kötülüğü ayrı ayrı vakıalara dayanmaktadır.
Nitekim, Yüksek Yargıtay aynı işyerinde çalışan işçilerin, o işyerinin sahibi (aynı işveren) ile yapmış oldukları aynı içerikteki hizmet sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar için birlikte dava açamayacaklarına karar vermiştir. (HGK. 18.04.1956 T/36-29, HGK. 11.12.1951 4/177-135; HGK. 03.10.1957 83/79 ve TD. 11.03.1955 1366/1857)
Öte yandan, doktrindeki görüşlerde de Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 43. maddesindeki şartlar bulunsa bile birden fazla borçluya karşı birlikte iflas davası (İİK. 156 vd.) açılamayacağı yönündedir (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt 3. sh.3351). Bu da birden fazla borçlunun hasımsız olarak açılan istemde iflasın ertelenmesi talebinde bulunamayacaklarının göstergesidir.
İcra İflas Kanunu’nun 179. maddesinde de, kanun koyucu iflasın ertelenmesi talebi bakımından “ŞİRKETLER VEYA KOOPERATİFLER” dememiş, aksine “ŞİRKET VEYA KOOPERATİF” demek suretiyle iflas ve iflasın ertelenmesi taleplerinin ayrı ayrı açılabileceğini, davacının çoğul değil tekil olduğunu göstermiştir. Bunun aksinin kabulü Yasa’nın lafzi yorumuna da aykırıdır.
İflasın ertelenmesi taleplerinin grup şirketleri tarafından birlikte açılması, bunların ayrı ayrı yatırmaları gereken harçtan kaçınmalarına da imkan verecektir. Harçlara dair düzenlemeler kamu düzeninden sayıldığından başlı başına bu husus bile birden çok tüzel kişinin birlikte iflasın ertelenmesi talebinde bulunmalarına engel teşkil etmektedir.
Borca batıklığın tespit edildiği, ancak iyileştirme projesinin yeterli görülmemesi durumunda erteleme talebinin reddiyle bunun sonucu olarak talepte bulunanın iflasına karar verileceği gözetildiğinde birden çok borçlunun aynı davada iflası istenemeyeceği gibi birden çok borçlu da iflasla sonuçlanabilecek olan iflasın ertelenmesi talebinde bulunamazlar.
Öncelikle açıklanan bu nedenlerle de yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun (1) nolu bentte birden fazla borçlu tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunabileceği şeklindeki görüşlerine katılamıyoruz. 12.05.2010