Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/4449 E. 2010/7168 K. 09.06.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/4449
KARAR NO : 2010/7168
KARAR TARİHİ : 09.06.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Tarih :03.12.2009
No :406-833

Davacı tarafından hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahiller Yapı Kredi Bankası A.Ş ile Finansbank A.Ş vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, kapı ve pencere doğramaları konusunda faaliyette bulunan müvekkilinin ekonomik kriz nedeniyle borca batık hale geldiğini, sunulan iyileştirme projesindeki tedbirlerin uygulanması halinde borca batıklıktan kurtulmasının mümkün olduğunu belirterek şirketin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davacının borca batık olduğunun saptandığı bilirkişi raporlarına göre iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun kabulü gerektiği belirtilerek, şirketin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiş, hüküm müdahiller Yapı ve Kredi Bankası ve Finansbank vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin malî durumunun ıslahının mümkün olması hâlinde o şirketin iflâsının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile malî durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bir sonuca gidilmelidir. Zira önerilen iyileştirme tedbirlerinin şirketin malî durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi özel bir bilgiyi gerektirdiğinden, bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulması icap etmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi son ek raporunda; ortakların 2.000.000. TL sermaye artırımı yaparak bu bedeli ödedikleri, yeni ortak alımından beklenen 1.000.000.TL ile ilgili bir gelişme olmadığı, son üç yılda şirketin hep zarar ettiği, yeniden yapılanma, yönetim değişikliği, tasarruf tedbirleri, borçların yapılandırılması, alacakların tahsilinin hızlandırılması sayesinde borçlarını ödeyebileceği, dava tarihinden itibaren şirket borçlarının hızla azaldığı, 2009 yılı satış proforma gelir tablosuna göre şirketin 2009 yılını 7.288.549 TL zararla kapatmasının öngörüldüğü, bu şekilde sunulan en son iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı mütalaa edilebileceği, projedeki hedeflerin zamanla gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin kayyım tarafından izlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bu bilirkişi raporu hükme esas alınarak iflasın ertelenmesine hükmedilmiştir.
Somut olayda iflas erteleme talebinde bulunan şirketin iyileştirme projesinde; üretim yapan şirketin pazarlama şirketine dönüştürülmesi, 386 işçiden 350’sinin çıkarılması öngörülmüş, yargılama sırasında bu proje uygulamaya geçmiş ve şirketin ortaklık yapısı dahi değiştirilmiş, tüm üretim ekipmanları satılmıştır. Oysaki iflâsın ertelenmesinin amacı şirketin aynı şekilde faaliyetlerine devam ederek borca batıklıktan kurtulması olup, malvarlığının satılarak tasfiye edilmesi değildir. Mahkemece iflâsın ertelenmesi müessesesinin amacı da gözetilerek söz konusu üretim ekipmanlarının ve dolayısıyla şirket aktifinin nakde çevrilmesi işlemleri üzerinde durulmadan, etkileri tartışılıp değerlendirilmeden ve özellikle alacaklıların menfaatlerini ihlal eden bir yönü olup olmadığı araştırılmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
2-Kök raporda şirketin 4.500.000. Tl sermaye artırımı yapması gerektiği belirtilmesine rağmen ek raporda yapılan 2.000.000. TL sermaye artışının yeterli kabul edilmesi suretiyle kök ve ek rapor arasında çelişki giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
3-Şirketin faaliyet konusunun üretimden pazarlamaya dönüştürüldüğü dikkate alındığında 2010 yılında 8.089.442 TL kâra ulaşmasının hangi somut verilere göre mümkün olduğunun Yargıtay denetimine elverişli şekilde açıklanmaması isabetsizdir. Öte yandan şirketin borçlarının azalması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilirken şirket aktifindeki azalmanın dikkate alınmaması suretiyle yanıltıcı sonuçlara ulaşılması da doğru görülmemiştir.
Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve bu konuda ehil bilirkişilere inceleme yaptırılarak iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz eden müdahiller vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek hâlinde iadesine, 09.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.