Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/3244 E. 2010/11517 K. 18.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/3244
KARAR NO : 2010/11517
KARAR TARİHİ : 18.10.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın kabulüne ve 01.03.2010 tarihli ek karara ilişkin talebin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili müvekkilinin, davalı tarafından takibe konulan senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, %40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre davanın kabulü ile takibe konu senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, tarafların icra inkar tazminatı taleplerinin reddine, bakiye nisbi harcın davalıdan hazine adına alınmasına karar verilmiş, bakiye harcın davalı tarafından ödenmemesi üzerine, davacı vekili tarafından 11.01.2010 havale ve 22.02.2010 havale tarihli dilekçeler ile Harçlar Kanununun 28/a maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği gerekçe gösterilerek 03.06.2008 tarihli kararın harç ödenmeksizin davalıya tebliği talep edilmiştir. Talep üzerine mahkemece 01.03.2010 tarihli karar ile 492 sayılı Harçlar Kanununun 28.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinin “karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez”biçimindeki ikinci tümcesi Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ise de, aynı yasanın 32.maddesinin “yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” biçimindeki 1.tümcesinin Anayasaya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verildiği, AİHM’nin Ülger/Türkiye kararında, başvuranın mahkeme kararını alabilmek için davayı kaybeden tarafa yüklenen karar/ilam harcını ödemekle yükümlü tutulmasının üzerinde aşırı yük oluşturacağı, erişim hakkının özünü zedeleyen bir sınırlama olduğu belirtilerek AİHS’nin 6/1 ve bu sözleşmeye ek 1 nolu protokolün 1.maddesinin ihlal edildiği sonucuna varıldığı, gerek AİHM kararında gerekse Anayasa Mahkemesinin iptal kararında kararın harç ödenmeksizin kesinleştirilmesine yönelik işlemlerin yapılacağı yönünde bir hüküm bulunmadığı, somut olayda karar suretinin davacı vekiline verildiği, ancak müteakip işlemler, bu arada tebligat işlemlerinin harcı ödenmeden yapılmadığını, bu durumun erişim hakkının özüne müdahale şeklinde yorumlanamayacağı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının temyizi mahkemece 03.06.2008 tarihinde verilen menfi tespit davasının kabulüne dair hükmün karar ve ilam harcı ödenmeksizin davalıya tebliğine ilişkin istemin mahkemece 01.03.2010 tarihinde talebin reddine dair kararın temyizine ilişkindir.
01.08.2010 tarili RG’de yayımlanan 6009 sayılı Yasa’nın 18.bendinde 492 sayılı Yasa’nın 28.maddesinde yapılan değişiklik ile “…bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez” şeklinde değiştirilmiştir. Bu durumda, mahkemece anılan yasa dikkate alınarak kararın davalıya “harcı alınmadan” tebliğe çıkartılmasına ilişkin davacı talebinin kabulü gerekmektedir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin 01.03.2010 tarihli ek kararının BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.