YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2996
KARAR NO : 2010/12578
KARAR TARİHİ : 04.11.2010
Mahkemesi :Asliye HukukMahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu taşınmazın satılması hususunda davalı ile anlaştığını ve emlakçı olan davalının bulduğu dava dışı müşteri ile satım protokolü imzalandığı, dava dışı alıcının 2.000 TL’yi sonra ödemesi hususunda taraflar arasında anlaşma olduğunu, ancak davalının kendisine verilen 2.000 TL’nın ancak 750.TL’sını müvekkiline ödediğini, bu nedenle müvekkilinin davalı hakkında takibe geçtiğini,davalının bunun üzerine taraflar arasında imzalanan emlak satım sözleşmesinin alt kısmını kesip ayırmak suretiyle kambiyo senedi haline getirip, müvekkili aleyhine takibe geçtiğini, davalının sahtecilik yaptığını bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile haciz baskısı altında ödenen 4.00 TL’nın davalıdan faizi ile istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacının babası …’la dava dışı … arasındaki taşınmaz satımına aracılık yapıp yardımcı olduğunu daha sonra davacının arkadaşı olan müvekkilinin yanına gelerek acil olarak paraya ihtiyacı olduğunu ifade edip, taşınmazın satımında ödemek üzere müvekkilinden 5.000 TL borç para alıp karşılığında dava konusu senedin düzenlendiğini, ancak taşınmaz satılmasına rağmen borcun ödenmemesi üzerine senedin takibe konulduğunu, davacının haksız olarak dava açtığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının davasını yazılı delille ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı tarafça dosyaya sunulan “Gayrimenkul Alım-Satım Mukavelesi” başlıklı sözleşme örneği incelendiğinde, belirtilen sözleşmenin davacı … ile dava dışı … arasında imzalandığı ve dava konusu senedin bu sözleşmenin alt kısmını oluşturduğu ve daha sonra sözleşmeden ayrılarak senet haline getirildiği anlaşılmaktadır. Senette davacı satıcı kefil, dava dışı alıcı …’de asıl borçlu sıfatını haizdir. Hal böyle olunca mahkemece BK.nun 404.maddesi hükmü dikkate alınarak sözleşmenin taşınmaz tellallık sözleşmesi kapsamında değerlendirilerek tüm deliller birlikte düşünülüp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 04.11. 2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.