Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/2874 E. 2010/11970 K. 26.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2874
KARAR NO : 2010/11970
KARAR TARİHİ : 26.10.2010

Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Dava, ticari mal satışından kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı firmayı hiç tanımadığını, müvekkiline mal tesliminin yapılmadığını, sevk irsaliyelerinde adı geçen …nun müvekkilinin değil, davacının çalışanı veya taşeronu olduğunu davanın hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunu savunarak red kararı verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, davacı defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde usulüne uygun olarak tutulmuş davacı defterlerinin lehine delil teşkil edeceği, hal böyle olunca delili bulunmayan davalı savunmasına itibar edilemeyeceği, takipten önce temerrüt gerçekleşmediği için işlemiş faiz talep edilemeyeceği gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne, 1.880.86.-TL.üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, fazlaya dair istemin reddine, asıl alacak üzerinden % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıya mal satıp teslim ettiğini, ancak satılan mal bedelinin ödenmediğini iddia etmiş davalı ise taraflar arasında alım satım ilişkisi bulunmadığını belirterek davacının iddiasını kanıtlaması gerektiğini savunmuştur. Davalı akdi ilişkiyi inkar ettiğinden tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin ve mal tesliminin kanıtı olamaz. Başka bir anlatımla, davacı davalıya mal satıp teslim ettiğini, HUMK.nun 288 vd. maddelerinde öngörülen biçimde yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Hernekadar davacı tarafından dosyaya bir irsaliye sunulmuş ise de, davalı irsaliye altında teslim olan imzası bulunan kişinin kendi çalışanı olmadığını savunmuştur. Hal böyle olunca irsaliye altında imzası bulunan kişinin davalı çalışanı olup olmadığı yönünden araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye göre yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.