Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/2046 E. 2010/10101 K. 22.09.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/2046
KARAR NO : 2010/10101
KARAR TARİHİ : 22.09.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Tarih :11.09.2008
No :198-436

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –

Davacı vekili, davalı yanca iki adet çeke dayalı olarak müvekkili aleyhine takip başlatılmış ise de, çek üzerindeki keşideci imzalarının ve yazıların müvekkiline ait olmadığını, davalı ile bir alışverişi bulunmadığını belirterek iki adet çekten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını bildirerek zamanaşımı def’inde bulunmuş ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda çekler üzerindeki keşideci imzalarının davacıya ait olduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yargılama sırasında aldırılan birinci bilirkişi raporunda uyuşmazlığa konu çekler üzerindeki imzaların davacı keşideciye ait olup olmadığına dair kesin bir kanaat belirtilememesi üzerine, aldırılan ikinci bilirkişi raporunda ise imzaların davacı eli ürünü olduğu bildirilmiştir. Mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için aldırılan üçüncü ve son raporda ise bilirkişiler kesin bir tespit yapamadıklarını, kesin bir tespit için optik tarayıcılar eşliğinde Polis Kriminal laboratuvarından rapor alınması gerekliliğinden bahsederek kanaat olarak imzaların davacıya ait olduğunu beyan etmişlerdir. Mahkemece iki ve üç nolu raporların aynı doğrultuda olduğundan bahisle bu raporlar benimsenerek davanın reddine karar verilmiş ise de, somut olayda aldırılan raporlardaki saptamalar gözetildiğinde raporlar arasındaki çelişkinin sürdüğü ve son raporun kesin bir yargı da içermediği görülmektedir.
Bu durum karşısında mahkemece belirtilen çelişkinin giderilmesi için konusunda uzman farklı bir heyetten rapor aldırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Aslı gibidir.