Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/14671 E. 2011/2275 K. 23.02.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/14671
KARAR NO : 2011/2275
KARAR TARİHİ : 23.02.2011

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Tarih : 27.05.2010
No : 825-465

Davacı tarafından hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
İflasın ertelenmesi talebinde bulunan vekili, üst yapı, alt yapı, güçlendirme, çevre düzenleme, inşaat mühendisliği, zemin mekaniği ve peoteknik alanında faaliyet gösteren müvekkili şirketin ekonomik kriz nedeniyle borca batık hale geldiğini, sunulan iyileştirme projesinde öngörülen tedbirlerin uygulanmasıyla borca batıklıktan kurtulabileceğini belirterek, şirketin iflasının bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iyileştirme projesinin somut ve inandırıcılıktan yoksun olduğu gibi hayata da geçirilemediği, yeterli sermaye artışı yapılamadığı, bilirkişi raporları, borca batıklık durumu, sunulan bilançolar, mevcut sermaye gibi tüm unsurlar değerlendirildiğinde şirketin mali durumunun iyileşeceği kanaati oluşmadığı belirtilerek, iflasın ertelenmesinin reddine, şirketin iflasına karar verilmiş, hüküm iflas erteleme talep eden şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin malî durumunun ıslahının mümkün olması hâlinde o şirketin iflâsının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile malî durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Zira önerilen iyileştirme tedbirlerinin şirketin malî durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, bu konuda bilirkişinin örüşüne başvurulması icap etmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu kök raporunda; şirketin hak edişlerini süresinde alamaması nedeniyle dış finansmana yöneldiği, işletme sermayesi bulunmayan şirketin yeni kaynak temin etmesi hâlinde borca batıklıktan kurtulabileceği ifade edilmiştir. Ek raporda ise vergi ve SGK borçlarının ödendiği, bir miktar nakit sermaye artışı sağlandığı, şirketin ana gelir kaynağı olan Devlet Hastanesi yapımı işi için gerekli inşaat malzemesi alımı konusunda uzun vadeli yabancı kaynak temin edildiği, tasarruf tedbirlerinin uygulandığı, iyileştirme ümidinin yüksek olup, tedbir kararından sonraki gayretlerini devam ettirdiği takdirde borca batıklıktan kurtulabileceği belirtilmiştir. Mahkemece bu raporlar hükme esas alınarak şirketin iflâsına karar verilmiştir.
Borca batıklık bildirimi üzerine borca batıklığın ve şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümü mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. (HUMK.m.275). Ancak çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren uyuşmazlıkta mahkemenin, bilirkişinin görüşünü alması gerekir.
Borca batıklık durumunun varlığı ve şirketin mali durumunun iyileştirmesi ümidinin bulunup bulunmadığı özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda uzman bilirkişinin oy ve görüşü alınmalıdır. HUMK.nun 286.maddesi uyarınca bilirkişinin oy ve görüşü hakimi bağlamazsa da bu tür hallerde hakimin bilirkişi yerine geçerek olayı çözmesi usule uygun düşmez. Bilirkişi raporu yeterli değilse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmalı veya bilirkişiden açıklık olmayan konularda ek ve tamamlayıcı görüş alınarak uyuşmazlık çözümlenmelidir. Somut olayda bilirkişi kurulu sunulan projenin, şirketi borca batıklıktan kurtarabilecek nitelikte olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece mali durumun iyileştirilmesi konusunda yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan veya bilirkişi kurulundan ek ve tamamlayıcı rapor alınmadan proje ve raporun ciddi ve inandırıcı olmadığı gerekçesiyle borçlu şirketin iflasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle iflasın ertelenmesi talebinde bulunan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek hâlinde iadesine, 23.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.