Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/12960 E. 2011/6513 K. 11.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/12960
KARAR NO : 2011/6513
KARAR TARİHİ : 11.05.2011

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı vekili, müvekili banka ile dava dışı Arif Kolak arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinde davalının da kefil olarak yer aldığını, kredi ilişkisi içinde nakdi ve gayri nakdi alacağın tahsili için başlatılan takibe davalının kısmi itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali, takibin devamı ve %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacı yanca alacak iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının kısmi itirazının kısmen iptaliyle, takibin davalı yönünden 7.990.85 TL tutarlı gayri nakit alacak üzerinden devamına, koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı isteminin ise reddine karar verilmiş hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı …, davacı banka ile davadışı asıl borçlu Arif Kolak arasında akdedilen 30.9.2004 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde kefil sıfatıyla yer almakta olup, sadece bu sözleşmeden kaynaklanan borçlardan dolayı kefalet limitiyle temerrüde düşmüş ise bu temerrüdün sonuçlarından sorumlu tutulabilecektir. Sonradan imzalanacak sözleşmelerden kaynaklanan borca kefil olacağına dair Genel Kredi Sözleşmesinin 46. maddesi hükmü, davalı kefilin sorumluluğuna konu tutarı belirsiz hale getireceğinden dolayı geçerli bir kefalet olarak kabul edilemez. Davacı banka ile dava dışı Arif Kolak arasında akdedilen 13.7.2007 tarihli Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinde de davalının müteselsil kefil olarak imzasının bulunmadığı görülmekte olup, mahkemece bu yönler üzerinde durularak gerektiğinde bilirkişiden ek rapor aldırılmak suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma biçimine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine 11.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.