YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/12801
KARAR NO : 2010/13843
KARAR TARİHİ : 06.12.2010
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Tarih : 15.07.2010
Nosu : 2010/614 D.İş
Taraflar arasındaki ihtiyati haczin kaldırılması talebinin incelenmesi sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde ihtiyati hacze itiraz edenler vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
İhtiyati haciz isteyen vekili, borçluların müvekkili bankaya verdikleri 300.000.00.-TL.bedelli bir adet bonodan kaynaklanan borçlarını ödemediğini belirterek 150.000.00.-TL.alacak için ihtiyati haciz isteminde bulunmuştur.
İhtiyati hacze itiraz edenler vekili, alacağın ikrarlı olduğunu ayrıca ipotekli teminat altına alındığını, eksik unsurlu senedin teminat amaçlı bankaya teslim edildiğini ve senedin sonradan doldurulduğunu bildirerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, alacaklı banka ile borçlulardan … Bakkallar Gıda A.Ş.arasında Genel Kredi Sözleşmesi bulunduğu, diğer borçluların bu sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladıkları, alacaklı bankanın kredi borcunun ödemesinin aksaması nedeniyle hesabın kat edildiği, borçlulara ihtarname çıkarıldığı, borçlular vekilinin itiraz dilekçesinde belirttiği sebeplerin İİK.nun 265.maddesinde belirtilen nitelikte ihtiyati haczin kaldırılmasını gerektirir sebepler olmadığı gerekçeleriyle itirazın reddine karar verilmiş, hüküm muteriz vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, muterizler vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-İcra ve İflas Kanunu’nun 259.maddesi uyarınca “İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve 3.şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve HUMK.nun 96.maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur. Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz. Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder. Bu hüküm uyarınca kural olarak ihtiyati haciz isteyenin teminat yatırması bir zorunluluktur. Teminatsız ihtiyati haciz kararı verilemez. Teminatın amacı anılan kanun hükmünde açıkça belirtildiği üzere hem borçlunun hem de 3.kişilerin ihtiyati haczin haksızlığının anlaşılması halinde uğradıkları zararların güvence altına alınmasıdır. Teminat olarak nelerin gösterilebileceği HUMK.nun 96.maddesinde sayılmıştır.
Kural olarak teminatsız ihtiyati haciz kararı verilemez ise de; kanunlarda teminat alınmayacağına ilişkin istisnai hükümlerin bulunması halinde, bu istisnai hükümlerin amacı ve kapsamı ile sınırlı olarak teminat aranmaksızın ihtiyati haciz kararı verilebilir. İİK.nun 259.maddesinde ilama dayanan alacaklarda teminat aranmayacağı, ilam niteliğindeki belgelerden doğan alacaklarda ise teminatın gerekip gerekmediğinin hakimin takdirine bağlı olduğu belirtilmiştir. İİK.nun 301.II.hükmünde de konkordatonun reddi halinde teminatsız ihtiyati haciz kararı verileceği öngörülmüştür. Teminatsız ihtiyati haciz kararı verilebileceğine ilişkin istisnai hükümler İİK.dışında bazı özel kanun hükümlerinde de yer almaktadır. Örneğin, Bankacılık Kanunu’nun 140.IV.hükmünde kamu tüzel kişiliği olan TMSF’na aynı kanunun geçici 13.maddesinde, sermayesinin yarıdan fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan ya da hisselerinin çoğunluğu üzerinde bu kurum ve kuruluşların idare ve temsil yetkisi bulunan ve özel kanunla kurulmuş bankalara (T.H.Türkiye Emlak Bankası A.Ş.dahil, 4603 sayılı T.C.Ziraat Bankası, T.Halk Bankası A.Ş.) (T.Emlak Bankası A.Ş.hakkında Kanun’un Geçici Madde 4.II.hükmü uyarınca) kanunda sayılan bankalara, bu konuda istisna tanınmıştır. Bu nedenlerle kanunda açıkça tanınan istisnalar dışında teminat gösterilmeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez.
İhtiyati hacizde teminatın amacı, haksız ihtiyati haciz nedeniyle uğranılan zararın, alacaklı tarafından karşılanmaması veya karşılanamaması riskine karşı hakkında ihtiyati haciz, haciz kararı verilen borçluya veya 3.kişilere güvence sağlamaktır. Somut olayda ihtiyati haciz isteyen banka, mahkemenin istediği, % 10 teminat için kendisine ait teminat mektubunu vermiş, mahkeme de bu teminat mektubunu kabul etmiştir. 11.06.1969 tarih 1969/4 Esas, 1969/6 Karar sayılı YİBK’da, “Banka teminat mektuplarının mahiyet itibariyle Borçlar Kanunu’nun 110.maddesinde sözü edilen 3.kişinin fiilini taahhüt niteliğinde bir garanti akdi olduğu” belirtilmiştir. Öğretide belirtildiği üzere, bir bankanın kendi borcu için kefalet vermezse, kendi borcu için garanti vermesi de geçerli olamaz. Bir bankanın bu nedenle, kendi borcunu (lehtar) teminen, örneğin mahkemeye verdiği teminat mektubu-bankanın (A) şubesinin (B) şubesi (lehtar) lehine teminat mektubu vermesi bir garanti niteliği taşımaz. Bir teminat mektubunda aynı kişinin hem garanti veren, hem de fiili taahhüt edilen kişi (lehtar) olması mümkün değildir (Reisoğlu, ….Banka Teminat Mektupları ve Kontrgarantiler, … 1997, ….67).
Banka, teminat mektubu ile bir şahsın borcunu yerine getirmesini ve yerine getirmediği takdirde, teminatı alan şahıs için doğacak tehlikeleri kısmen veya tamamen üzerine almıştır. Bu nedenle bankanın verdiği teminat mektubu, ihtiyati haciz kararı alınabilmesi için yerine getirilen biçimsel bir koşul değil, ileride zararın kısmen veya tamamen karşılanamaması halinde zarara uğrama ihtimali olan borçlu veya 3.kişiler için doğacak tehlikeleri kısmen veya tamamen teminat altına alan bir işleve sahiptir. Bankanın ihtiyati haciz taleplerinde kendi teminat mektubunu verebileceğinin kabulü halinde teminat mektubunun bir riski garanti ettiği ileri sürülemez. Bilakis, riskin garanti edilmediği, bankaların ihtiyati haciz taleplerinde teminat aranmayacağı şeklinde kabul edilmesi mümkün olmayan bir sonuç ortaya çıkar. Kamu bankalarının yanı sıra TMSF gibi kamu tüzel kişiliği olan bir kurumun dahi ihtiyati haciz taleplerinde teminat aranmayacağı, ancak özel kanun hükümleri ile yapılan düzenlemeler sayesinde mümkün hale gelmişken, özel hukuk tüzel kişisi olan bir bankanın, teminat mektubunun mahiyetiyle bağdaşmayan bir yorumla teminattan muaf tutulmasının kabulü mümkün değildir. Özel kişiler arasında Anayasanın 10.maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesine aykırı şekilde bankalara kanunlarla tanınmayan bir imtiyazın sağlanması da isabetli olmaz. Zira, bankalar kural olarak özel hukuk hükümlerine tabi olup, ancak kanunlarda açıkça belirtilen imtiyazlardan yararlanabilirler. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 06.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.