Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/1093 E. 2010/3337 K. 24.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/1093
KARAR NO : 2010/3337
KARAR TARİHİ : 24.03.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Davacı tarafından hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahillerden … Bankası, …, …, …, … ve … Factoring Hiz.AŞ.vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin malî durumunun ıslahının mümkün olması hâlinde o şirketin iflâsının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Böyle bir talep üzerine mahkemece bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile malî durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bir sonuca gidilmelidir. Zira önerilen iyileştirme tedbirlerinin şirketin malî durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi özel bir bilgiyi gerektirdiğinden, bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulması icap etmektedir.
Mahkemece itiraz üzerine alınan ilk bilirkişi heyetinin ek raporunda, daha önce kayıtlarda görünmeyen şirkete ait taşınmazlar da hesaplamaya dahil edilerek yapılan değerlendirmede, davacının borca batık olmadığı ve son dört ay içinde 495.000. TL zarar ettiği belirtilmiştir. Bu rapora yapılan itirazlar üzerine alınan ikinci bilirkişi kök ve ek raporlarında rayiç değerlere göre şirketin borca batık bulunduğu, ayni sermaye olarak şirket varlığına devredilmesine karar verilen taşınmazların değerinin 1.150.000. TL olduğu, davacının iyileştirme ümidinin bulunduğu belirtilmiştir. Mahkemece ikinci bilirkişi kök ve ek raporlarına itibar edilerek iflâsın ertelenmesine hükmedilmiştir.
Mahkemece alınan ilk bilirkişi ek raporunda davacı şirketin borca batık olmadığı belirtilmişken, ikinci bilirkişi raporunda ise davacının borca batık olduğu ve iflâsın ertelenmesinin uygun olacağı yönünde görüş bildirilmiş, her iki rapor arasında çelişki bulunduğu hâlde, bu çelişkinin giderilmesi için yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmadan eksik incelemeyle ikinci bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiştir. Ayrıca hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporu da yeterli incelemeyi içermemekte, Yargıtay denetimine elverişli ve ayrıntılı bir gerekçeyi ihtiva etmemektir. Bu durumda özellikle müdahiller vekillerinin itirazları da karşılanmak suretiyle iyileştirme projesinde öngörülen somut tedbirler çerçevesinde; ayni sermaye olarak şirket malvarlığına dahil edilmesine karar verilen taşınmazların davacının nakit ihtiyacını gidermede hangi ölçüde katkı sağlayacağının, bu taşınmazlarla birlikte iyileştirme projesinde ortaklara ait olup satılarak şirkete nakit akışı sağlayacağı düşünülen gayrimenkullerin üzerlerindeki olası haciz veya ipoteklerin durumunun, dış kaynak sağlamaya yönelik olarak yeni ortak arayışının ayrıntıları ile analiz edilmesi gerekli olup, soyut ve genel öngörülere dayanılması isabetli değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, alanında uzman kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak, ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermekten ibaret olup, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz eden müdahiller vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek hâlinde iadesine, 24.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.