Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2010/10643 E. 2010/13943 K. 08.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10643
KARAR NO : 2010/13943
KARAR TARİHİ : 08.12.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Tarih : 30.06.2010
Nosu : 671-424

Davacı vekili tarafından hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de konu itibariyle bu isteğin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

İflas erteleme isteyen vekili, ülke ekonomisindeki genel durgunluk nedeniyle şirketin borca batık hale geldiğini, iyileştirme projesini uyguladıkları takdirde borca batıklıktan kurtulacaklarını belirterek borca batıklığın tespitine ve 1 yıl süre ile iflasın ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Müdahiller vekilleri, iyileştirme projesinin gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, şirketin iyileşme umudunun bittiği, projenin ciddi bulunmadığı, şirket ortaklarının sürekli şirketi küçültmeye çalıştıkları, araçları sattıkları, ipotek kurdukları, başka şirketlerce alınacak banka kredilerinde şirketi kefil gösterdikleri gerekçesiyle şirketin iflasın ertelenmesi talebinin reddi ile şirketin iflasına karar verilmiş, hüküm iflas erteleme isteyen vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin malî durumunun ıslahının mümkün olması hâlinde o şirketin iflâsının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile malî durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Zira önerilen iyileştirme tedbirlerinin şirketin malî durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden, bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulması icap etmektedir.
Hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında; borca batık şirketin iflasın ertelenmesi için gerekli maddi koşulları karşıladığı belirtilmiştir.
Mahkemece, şirketin iyileşme umudunun bittiği, projenin ciddi bulunmadığı belirtilerek dilekçi şirketin iflasına karar verilmiştir.
HUMK’nun 286. maddesi uyarınca bilirkişinin oy ve görüşü hakimi bağlamazsa da bu tür hallerde hakimin bilirkişi yerine geçerek olayı çözmesi usule uygun düşmez. Bilirkişi raporu yeterli değilse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırmalı veya bilirkişiden açıklık olmayan konularda ek ve tamamlayıcı görüş alınarak uyuşmazlık çözümlenmelidir. Somut olayda bilirkişi kurulu erteleme talebinde bulunan anonim şirketin iflasın ertelenmesi için gerekli maddi koşulları karşıladığını belirtmiştir. Mahkemece mali durumun iyileştirilmesi konusunda yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan veya bilirkişi kurulundan ek ve tamamlayıcı rapor alınmadan projenin ciddi olmadığı gerekçesiyle borca batık anonim şirketin iflasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz eden iflasın ertelenmesini talep eden vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 08.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.