Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2009/9427 E. 2010/3279 K. 24.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/9427
KARAR NO : 2010/3279
KARAR TARİHİ : 24.03.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki birleştirilen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av…. ile davalı vek.Av….’nün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Asıl ve birleşen davada davacı vekili müvekkili ile davalı arasında akdedilen sözleşme uyarınca davalıya enjeksiyon kalıbı sattıklarını, fatura düzenleyip malı gümrüğe teslim ettiklerini, davalının malı … gümrüğünden çekmesine rağmen aleyhinde üç adet gümrük çıkış beyannamesine dayalı olarak … İcra Dairesi’nin 2006/182 sayılı, bir adet gümrük çıkış beyannamesine dayalı olarak da aynı icra dairesinin 2006/1342 sayılı dosyaları ile toplamda 23.300,-USD ile 6.000,-EUR tutarındaki iki takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili mal bedelinin avans çeklerle ödendiğini, satımın mal mukabili şeklinde yapıldığını; malların taahhüt edilen tarihten sonra teslim edilmesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, kaldı ki talebin zamanaşımına uğradığını, takibin usulüne uygun biçimde yapılmadığını, davacı şirketin sahibi …’ın Türkiye’de ortak olduğu şirket adına müvekkiline ait taşınmazın kiralandığını ve kira borcunun alacağa mahsup edildiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre davalının … İcra Dairesi’nin 2006/1342 sayılı dosyasındaki borcu için toplam 18.350,-TL.lik iki çek verildiği; davacının bu çeklerin fatura tutarı ile gerçek değer arasındaki kısma karşılık verildiği iddiasını, davalının da 14.270,-TL.nin kiraya mahsup edildiği iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemece davalı yanın açık muvafakati ile davacının iddialarının ispatı bakımından tanık dinlendiğine göre hüküm kurulurken tanığın satış bedelinin faturada düşük gösterildiği ve çekin de aradaki fark için düzenlendiği yönündeki beyanının yasal bir delil olarak dikkate alınması gerekir. Bu hususun gözden kaçırılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 750.00.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 24.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.