YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/8515
KARAR NO : 2009/10831
KARAR TARİHİ : 18.11.2009
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahiller Yapı ve Kredi Bankası A.Ş ile İş Bankası vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı grup şirketler vekili dünyada baş gösteren ekonomik kriz nedeniyle müvekkili şirketlerin sıkıntıya düştüğünü ve borca batık hale geldiğini ancak sunulan iyileştirme projeleri ile bu zor durumdan kurtulabileceklerini belirterek davacı şirketler yönünden iflasın ertelenmesini talep etmiştir.
Mahkemece incelenen kayıt ve belgeler ile bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde borçlu şirketlerin talebinin samimi ve iyiniyetli olduğu projede öngörülen hususların somut , gerçekçi ve uygulanabilir bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne davacı şirketlerin iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmiş, hüküm müdahiller Yapı Kredi Bankası A.Ş ve İş Bankası A.Ş vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Borçlu şirketler aynı dava dilekçesi ile iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuştur. İflasın ertelenmesi talebi erteleme talebinde bulunan her şirketin mali yapısı içinde ayrı ayrı değerlendirileceğinden bu yöndeki talep HUMK.nun 43.maddesi uyarınca mümkündür. Bu nedenle müdahiller vekilinin erteleme taleplerinin ayrılması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının oyçokluğuyla reddi gerekmiştir.
2-Davacı şirketler iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuşlardır. İflasın ertelenebilmesi için şirketlerin borca batık durumda olması, mali durumlarının iyileştirilmesi ümidinin bulunması ve fevkalade mühletten faydalanmamış olması gerekir. Bu şartların erteleme talebinde bulunan şirketler yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi ve gerçekleşmesi gerekmektedir.Mahkemece borca batıklık ve mali durumunu iyileştirilmesi konusunda bilirkişi raporu alınmış ise de, bu rapor hüküm kurmaya yeterli olmadığı gibi Yargıtay denetimine imkan sağlayacak açıklıkta da değildir. Öte yandan alınan bilirkişi raporunun müdahillere tebliğ edilerek rapora karşı beyan ve itirazlarının alınmadan karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Yapılacak iş aralarında hukukçu bir bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi kurulundan Yargıtay denetimine imkan sağlayacak açıklıkta rapor alınıp, alınan raporun müdahillere tebliğ edilerek beyan ve itirazlarının alınarak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle müdahiller vekillerinin temyiz itirazlarının oyçokluğuyla ile reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün oybirliğiyle BOZULMASINA peşin harcın istek halinde iadesine, 18.11.2009 gününde karar verildi.
-KARŞI OY YAZISI-
İflasın ertelenmesini isteyen şirketler ayrı tüzel kişiliği bulunan alacaklıları, borçluları farklı olan şirketlerdir. Bu şirketlerin aynı gruba dahil olmaları veya bir alacaklıya asaleten yada kefaleten borçlu olmaları iflasın ertelenmesi talebinde birlikte bulunabileceklerine gerekçe yapılamaz.
Şirketler arasında talep konusu bakımından bir teselsül bulunmadığı gibi iflasın ertelenmesi talebinin her biri için aynı sebepten doğduğu da kabul edilemez. Çünkü, her bir şirketin bilançolarındaki aktif ve pasif kalemleri, buna bağlı olarak alacaklıları, borçluları farklıdır.
Talepte bulunan şirketlerin durumlarının kötülüğü ayrı ayrı vakıalara dayanmaktadır.
Nitekim, Yüksek Yargıtay aynı işyerinde çalışan işçilerin, o işyerinin sahibi (aynı işveren) ile yapmış oldukları aynı içerikteki hizmet sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar için birlikte dava açamayacaklarına karar vermiştir. (HGK. 18.04.1956 T/36-29, HGK. 11.12.1951 4/177-135; HGK. 03.10.1957 83/79 ve TD. 11.03.1955 1366/1857)
Öte yandan, doktrindeki görüşlerde de Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 43. maddesindeki şartlar bulunsa bile birden fazla borçluya karşı birlikte iflas davası (İİK. 156 vd.) açılamayacağı yönündedir (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt 3. sh.3351). Bu da birden fazla borçlunun hasımsız olarak açılan istemde iflasın ertelenmesi talebinde bulunamayacaklarının göstergesidir.
İcra İflas Kanunu’nun 179. maddesinde de, kanun koyucu iflasın ertelenmesi talebi bakımından “ŞİRKETLER VEYA KOOPERATİFLER” dememiş, aksine “ŞİRKET VEYA KOOPERATİF” demek suretiyle iflas ve iflasın ertelenmesi taleplerinin ayrı ayrı açılabileceğini, davacının çoğul değil tekil olduğunu göstermiştir. Bunun aksinin kabulü Yasa’nın lafzi yorumuna da aykırıdır.
İflasın ertelenmesi taleplerinin grup şirketleri tarafından birlikte açılması, bunların ayrı ayrı yatırmaları gereken harçtan kaçınmalarına da imkan verecektir. Harçlara dair düzenlemeler kamu düzeninden sayıldığından başlı başına bu husus bile birden çok tüzel kişinin birlikte iflasın ertelenmesi talebinde bulunmalarına engel teşkil etmektedir.
Borca batıklığın tespit edildiği, ancak iyileştirme projesinin yeterli görülmemesi durumunda erteleme talebinin reddiyle bunun sonucu olarak talepte bulunanın iflasına karar verileceği gözetildiğinde birden çok borçlunun aynı davada iflası istenemeyeceği gibi birden çok borçlu da iflasla sonuçlanabilecek olan iflasın ertelenmesi talebinde bulunamazlar.
Öncelikle açıklanan bu nedenlerle de yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun (1) nolu bentte birden fazla borçlu tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunabileceği şeklindeki görüşlerine katılamıyorum. 18.11.2009