Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2009/6365 E. 2009/8392 K. 17.09.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/6365
KARAR NO : 2009/8392
KARAR TARİHİ : 17.09.2009

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Davacı vekili tarafından hasımsız olarak açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahillerden 1-…Hizm.A.Ş ve İSU Genel Müdürlüğü vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
– K A R A R –
Davacı grup şirketleri vekili, müvekkili şirketin devamlı yeni taahhütlere girdiğini ancak son yıllarda ülke ekonomisinde yaşanan krizden müvekkili şirketlerin de etkilendiğini, müvekkili şirketlerin taahhüdü altında halen devam eden işler bulunduğunu bu işlerden gelecek paralar ve şirket ortaklarının sermaye artışına gitmesi ile , grup şirketlerinin gayrimenkullerinin satılıp paraya çevrilmesi ve finansman giderlerinde tasarrufa gidilerek zor durumdan çıkılmasının hedeflendiğini bu nedenle müvekkili grup şirketlerinin borca batık olduğunun tespitini, başlatılan takiplerin durdurulmasını ve iflasın ertelenmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre iflasın ertelenmesi koşullarının oluştuğu taahhüt altında bulunan projelerin gelecek paralar, yeni ortak alımı ve sermaye artırımı sonucu davacıların içinde bulundukları darboğazı açabilecekleri gerekçesiyle davacı şirketlerin iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmiş, hüküm müdahiller Crediwest Factoring Hizmetleri A.Ş ve İSU Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Borçlular …Sanayi ve Tic.A.Ş, … İnşaat ve Sanayi Tic.A.Ş ve … Endüstri Tic.A.Ş vekili aynı dilekçe ile iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuştur.İflasın ertelenmesi talebi erteleme talebinde bulunan her bir şirketin mali yapısı içinde ayrı ayrı değerlendirileceğinden bu yöndeki bir talep HUMK.nun 43.maddesi uyarınca mümkündür.Bu nedenle müdahiller vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının oyçokluğu ile reddi gerekmiştir.
2-Mahkemece hükme esas alınan 28.07.2008 tarihli kök raporun 23. sayfasında “ Talep sahibi şirketlerinin içinde bulunduğu mali güçlük durumundan sadece ticari/taahhüt faaliyetlerinden elde edilecek gelirlerle kurtulabilmesi mümkün değildir. İflasın ertelenmesi kurumunun işletilebilmesi için mutlaka bir dış finansman kaynağı bulunmalıdır. Bu kaynak sermaye artırımı olabilir, yerli veya yabancı bir ortak bulunması olabilir vs gibi” görüş belirtilmiştir.Ayrıca sermaye artırımlarının gerçekleşmesi halinde yeterli nakde sahip olunabileceği bildirilmiştir.
Dosyada şirket ortaklarının sermaye artırımı yaptığına ilişkin bilgiye rastlanmamıştır.13.03.2009 tarihli ek raporun 8.sayfasında “… sermaye artırımının sağlanması halinde firmaların faaliyetini sürdürebileceği görüşü taşınmaktadır” denilmesine rağmen sonuç bölümünde iflasın ertelenmesi koşulların oluştuğu şeklinde görüş belirtilmesi ve bu raporun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Mahkemece bu yönler gözetilerek konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınıp uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile iflasın ertelemesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle müdahiller vekilinin diğer temyiz itirazlarının oyçokluğu ile reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün oybirliğiyle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.09.2009 gününde karar verildi.

K A R Ş I O Y Y A Z I S I

İstem, iflasın ertelenmesine ilişkindir.
Aşağıdaki gerekçe ile yerel mahkeme kararı ile Dairemizin bozma kararının 1. şıkkına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. Şöyle ki;
İflasın ertelenmesini isteyen şirketler ayrı tüzel kişiliği bulunan, alacaklıları, borçluları farklı olan şirketlerdir. Bu şirketlerin bir alacaklıya asaleten ya da kefaleten borçlu olmaları veya aynı gruba dahil şirket olmaları iflasın ertelenmesi talebinde bulunmalarını gerektirmez. Şirketler arasında istem konusu bakımından bir teselsül bulunmadığı gibi, talebin her biri için aynı sebepten doğduğu da kabul edilemez. Gerçekten de aynı sebep kavramı hem maddi vakıalar ve hem de hukuki sebepler bakımından ele alınmalıdır. (Bkz. ULUKAPI, Ömer, Medeni Usul Hukukunda Dava Arkadaşlığı, Konya 1991 , s.129). Davacıların iflasın ertelenmesi talepleri her bir şirketin mali durumlarının kötü olduğu ve iyileştirilebileceği sebebine dayalı ise de, mali durumun kötülüğü ayrı ayrı vakıalara dayanmaktadır. Özellikle iflasın ertelenmesi davasında iyileştirme koşullarının tesbitinde de ayrı ayrı vakıalar gözönüne alınacaktır. Davacı şirketler ayrı tüzel kişiliklere haizdirler. Buradan hareketle her üç şirketin de bilançolarında aktif ve pasif kalemleri ve buna paralel olarak borçları ve borçlu oldukları kimseler ile alacakları ve alacaklı oldukları kimseler farklıdır.
İflasın ertelenmesi talebi niteliği, mahiyeti itibariyle aynı gruba dahil olsalar dahi ayrı tüzel kişiliği bulunan ayrı organları olan her bir davacı şirket için ayrı ayrı talep konusu yapılmalıdır. İstemin reddi halinde talepte bulunan şirketlerin iflasına karar verileceğinden davanın her bir davacı şirket yönünden ayrılarak görülmesi ve sonuçlandırılması gerekir.
Nitekim Yüksek Yargıtay;
a)Bir iş yerinde çalışan işçilerin, o işyerinin sahibi (aynı işveren) ile yapmış oldukları aynı içerikteki hizmet sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar için birlikte dava açamayacaklarına karar vermiştir.
(HGK. 18.4.1956 T/36-29; HGK 11.12.1951 4/177-135; HGK 3.10.1957 83/79 ve TD 11.3.1955 1366/1857).
b) Bir sigorta şirketinin değişik kişilerden sigorta pey akçesi alıp sigorta sözleşmesini yapması halinde bu kişilerin (pey akçesi verenlerin) verdikleri parayı geri alabilmek için sigorta şirketine karşı birlikte dava açamayacaklarına karar verilmiştir.
(TD 20.4.1961 1166/1278)
Anılan HGK. ve Daire kararlarından da anlaşılacağı üzere davacılarımızın aynı grup içerisinde olmaları, birisinin kredi borcuna diğerlerinin kefil olması veya ipotek vermiş olması birlikte iflasın ertelenmesi talebinde bulunmalarına imkan vermez.
Şöyle ki, Prof. Dr. Baki KURU’da Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt 3, Sh. 3351’de “HUMK.nun 43.maddesindeki şartlar bulunsa bile birden fazla borçluya karşı birlikte iflas davası (İİK.m.156 vd) açılamayacağı” kanısında olduğunu bildirmiştir. Bu durum dahi ayrı borçlulara karşı birlikte iflas davası açılamayacağını gösterdiği gibi birden fazla borçlunun da birlikte hasımsız olarak iflasın ertelenmesi talebinde bulunamayacaklarının göstergesidir. Çünkü iflasın ertelenmesi taleplerinin reddi halinde davacıların iflaslarına karar verilmesi yasa gereğidir. O halde farklı tüzel kişiliğe sahip davacıların birlikte aynı davada iflasın ertelenmesi talebinde bulunmalarının mümkün olduğunun kabulü olanaksızdır.
Öte yandan; İİK.nun 179.maddesine göre “…şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir” madde metninin lafzi yorumundan da iflasın ertelenmesi talebinin ancak bir şirket veya kooperatif için ileri sürülebileceği açıktır.
Davaların en ekonomik şekilde sürdürülüp sonuçlandırılması gerek Anayasanın ve gerek HUMK.nun emredici hükümleridir. Ne var ki, harca tabi davalarda harcın doğru biçimde hesaplanıp istek sahibinden alınması da şarttır. Üç ayrı şirketin tek bir davada iflasın ertelenmesini isteyebileceklerinin kabulü, ayrı dava konusu yapılması halinde ayrı ayrı yatırmaları gereken harçtan da kaçınmalarına imkan verecektir. Harçlara ilişkin düzenlemeler kamu düzeninden sayıldığından başlı başına bu husus bile birden çok gerçek veya tüzel kişinin aynı davada iflasın ertelenmesini istemelerine engel teşkil etmektedir.
Öğretide ve uygulamada iflas ve konkordato istemlerine ilişkin davaların münferiden açılması gerektiği düşüncesi hakimdir (KURU, Baki, İcra ve İflas Hukuku, C.III, Ankara 1993, S.2667). İflasın ertelenmesi istemlerinde de bu görüşlere paralel davranılmalıdır. Zira, iflasın ertelenmesi talebinin reddi gerektiğinde, bir diğer ifadeyle borca bataklığın tespit edildiği ve iyileştirme projesinin uygun görülmediği hallerde mahkemece şirketin iflasına karar verilecektir. İflasın ertelenmesi talebinin sonuçlarından biri de iflasın açılmasıdır. Birden çok borçlunun iflası bir dava içinde istenemeyeceği gibi birden çok borçlunun iflasın açılması sonucunu doğuracak olan iflasın ertelenmesi talebinde de birlikte bulunmalarına imkan sağlamamaktadır.
SONUÇ : Yukarıda açıkladığım nedenlerle yerel mahkeme hükmünün öncelikle bu gerekçelerle bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararının (1) nci bendinde yer alan diğer temyiz itirazlarının reddine ilişkin görüşlerine katılamıyorum.17.09.2009