YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/6057
KARAR NO : 2010/3658
KARAR TARİHİ : 30.03.2010
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı, … Gıda şirketinde eleman olarak çalışmaya başladığında yaptığı iş gereği para tahsil ettiğinden şirketin kendisinden güvence olarak senet aldığını, bononun lehtar hanesinde matbu olarak ismi geçen …’nin imzasını taşıyan sözleşme başlıklı belgeden de anlaşılacağı üzere bunun teminat senedi olduğunun sabit bulunduğu, dava konusu bonodaki ilk ciranta imzasının lehtar …’ye ait gibi göründüğünü, ancak dava dışı bu şahsın bonodaki ciranta imzasının kendisine ait olmadığını belirttiğini, bononun davalının eline nasıl geçtiğini bilmediğini ileri sürerek icra takibine konu edilen teminat bonosundan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı duruşmalara katılmadığı gibi cevap dilekçesi de vermemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde teminat bonosu olduğu yönündeki iddianın dayanağı sözleşmede davalının imzasının bulunmadığı, bono metninden anlaşılmayan hususların bonoyu elinde bulunduran iyiniyetli 3.kişilere karşı ileri sürülemeyeceği, kıymetli evrakın asıl borç ilişkisinden mücerret bulunduğu, başka bir ifade ile davacının bononun asıl alacaklıya teminat amacıyla verildiği iddiasının iyiniyetli üçüncü kişi olan davalıya karşı ileri sürülmeyeceği davalının iyiniyetli olmadığının ancak yazılı belgelerle kanıtlanması gerektiği, ayrıca bu hususta davalıya yemin de verilemeyeceği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak keşideci lehtara karşı ileri sürebileceği def’ileri iyiniyetli hamile karşı ileri süremez. Ancak TTK’nun 599.maddesi uyarınca hamilin kötüniyetli olduğunun kanıtlanması halinde bu tür def’ilerin hamile karşı da ileri sürülebilmesi mümkündür. Keşideci kötüniyet iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Yerel mahkemenin aksi yöndeki gerekçesinde isabet görülmemiştir. Bu durumda mahkemece dava dilekçesinde tanık deliline de dayanıldığına göre davacıya davalının kötüniyetli olduğuna dair varsa tanıklarını bildirmesi konusunda süre verilip, toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.