Yargıtay Kararı 19. Hukuk Dairesi 2009/5594 E. 2010/3108 K. 22.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/5594
KARAR NO : 2010/3108
KARAR TARİHİ : 22.03.2010

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı banka vekili, davalılarla imzalanan 02.07.1997 tarihli … nolu senetler karşılığı kredi sözleşmesi gereği borç miktarı kadar kredi tahsis edildiğini, hesabın 18.05.1999 tarihinde kat edildiğini ve ihtarname çekildiğini ileri sürerek, alacağın tahsili için girişilen icra takibine davalıların itirazlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, tediye sözleşmesindeki imzaların kendilerine ait olmadığını belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davacı bankanın alacağını senetler karşılığı krediye dayandırdığından istenilen senetleri ibraz edemediği ve bankadan gelen tediye fişlerinde davalı şirket ve diğer davalıların imzalarının olmadığı anlaşılmakla, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı banka vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda davacı bankanın alacaklı olduğu saptanmış ve alacak miktarı belirtilmiş ise de, mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilmeyip, davacının alacağını senetler karşılığı krediye dayandırmasına rağmen senetleri ibraz edemediği ve bankadan celp edilen tediye fişlerinde davalıların imzalarının bulunmadığı, bu durumda alacağı kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili taraflar arasında düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesinin 3.maddesi uyarınca davalı şirket adına yeni bir kredi hesabı açıp, önceki krediden kaynaklanan asıl borç ve fer’ilerinin kapatıldığını, ancak yeni açılmış olan kredi hesabındaki borcun halen mevcut olduğunu, bu şekildeki işlemler nedeniyle davalının elden ödeme söz konusu olmadığından tediye sözleşmesinde imza bulunmamasının yapılan işlemin gereği icabından olduğunu, bu hususların banka kayıtları ile kanıtlandığını ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece alınan bilirkişi raporuna itibar edilmediğine göre, HUMK’nun 275.maddesi uyarınca uzmanlık gerektiren muhasebe ve banka işlemleri nedeniyle konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi kuruluna banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri de irdelenmek suretiyle ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 22.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.